degazor35
TÜRK oğlu TÜRK
- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Müslümanlığı kendilerine angaje etmiş insanlara ithafımız olsun :durdurun
Geçen gün televizyonlarda bir haber çıktı. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bir liste yayınladı ve yasa gereği, gıda üretim yasalarına uymayan bazı firmaları deşifre etti.
Bunlardan bir tanesi de İzmir’de ki bir pizza üreticisi. Ürünlerinde domuz eti kullanıldığı tespit edilmiş.
Yandaş medya günlerce bunu haber yaptı. Bu haberleri izleyen bir insan “bak AKP’ye domuz eti ile üretim yapanları nasıl da kıskıvrak yakaladı, dindar adam bunlar canım” deyiverir.
Yandaş medya gerçekten haberi son derece yanlı verdi. Çünkü teşhir edilen firmanın yasa karşısındaki suçu ürününde domuz eti kullanmak değil, etiketinde bunu yazmamaktı. Olay öyle bir çarpıtıldı ki, herhalde hem suçlu hem de güçlü tabiri bunların için kullanılır.
Ülkemizde domuz eti üretimi, ithali ve tüketimi AKP iktidarı döneminde yasal güvence altına alınıp serbest bırakılmıştır. Yasak olan bunun etiketlerde belirtilmemesidir yoksa üretilip satılması değildir.
Etiket konusunda da çok büyük bir oyun oynanıyor. Buna yazımın sonunda değineceğim, ama önce şu domuzla ilgili yasal düzenlemelere bakalım:
7 Temmuz 2006 tarih 26221–2006/31 nolu tebliğ ile Türk Gıda Kodeksi çiğ kırmızı et ve hazırlanmış kırmızı et karışımları kapsamına domuz eti de alınarak ilk defa AKP iktidarı döneminde domuz eti de sığır eti ve koyun eti gibi kabul edilip serbest bırakılmıştır.
28177 sayılı yönetmelik de domuz etinin alım satımı ile ilgili düzenlemeleri içermekte.
Gümrük tarifelerine göre;
010310=damızlık domuz,
020311=domuz eti,
020630=domuz sakatatı, kodları ile ithal edilmektedir.
Ülkemizde bilinen 80 bölgede domuz üretilmekte olup, üretim kolaylığı da dikkate alınınca, AKP iktidarı döneminde domuz üretimi resmen patlamıştır. Sığır ve koyun üretimi düşerken domuz üretimi fırladı.
Şu anda tahmini 4 milyon ton domuz üretimi yapılıyor bu diğer kırmızı et üretiminin yüzde 70’i düzeyinde.
Muhtemelen 2 yıl içerisinde domuz üretimi koyun ve sığır üretimini geçecek.
Tabi bu yerli, aklanmış paklanmış tombul domuzları da bu millet afiyetle yiyor.
Hele hacı amcam, verdiği desteğin rahatlığı ile domuz şiş kebaptan ayrı bir lezzet alıyor.
Ne de olsa AB’ye girmeden önce bunlar ısınma hareketleri, domuz yemeyenin AB’de işi ne?
AB’de bir uygulama var, hem tavuk hem de kırmız et kesildikten sonra satış için paketlenmeden önce et parçalarına şırınga ile domuz proteini basılıyor.
Örneğin 5 kg olan et parçası 8 kiloya çıkıyor. Böylece üreticiler büyük para kazanıyor.
AKP iktidarı döneminde bu kadar et ithaline izin verildi, acaba bu koyun ve sığır etlerinde domuz DNA’sı var mı diye bakıldı mı?
Elbette hayır.
Şimdi gelelim bu etiket konusuna.
Ülkemizde bisküviden yoğurta kadar birçok üründe kıvam verici ve katılaştırıcı olarak domuz jelâtini kullanılır.
Dünyada jelâtin üretimi 400 bin tondur ve Hıristiyan ülkelerinde yapılır.
Türkiye ihtiyacını buradan karşılar.
Jelâtin kemik ve deriden üretilir. Batı dünyasında yüzde 98 domuzdan yüzde 2’de sığır domuz karışımlarından üretilir. Çünkü batı da hem domuz boldur, hem de ucuzdur. Deli dana hastalığından sonra da danalar tercih edilmemektedir. Hıristiyanlara göre de domuz yemekte sakınca olmadığı için batı dünyası terciğini domuzdan yana kullanmaktadır.
Ülkemizde de işte bu ithal jelâtinler kullanılır.
Anlı şanlı dindar geçinen bazı bisküvi firmaları bu işin başını çeker.
Bu domuz jelâtinleri kullanılır. Ürünün üzerine de bunda domuz jelâtini vardır yazmak yerine bunun kodunu yazarlar.
Kod yazıldı mı her şey çözülür!
Yasa ne diyor; “domuz serbest sen yeter ki ürünün üzerine yaz.”
Ama efendim tüketici bu kodların domuza, böceğe karşılık geldiğini bilmiyor.
Olsun efendim olsun yeter ki birileri bisküvi çikolata satsın cebi para dolsun!
Önemli bir not: Yakında farkında olmadan bir yılda ne kadar böcek bit örümcek yedik ve kanlarını içtik, biraz da buna değineceğim.
Bakalım bundan sonra çocuklar babalarına “akşama babacığım eve gelince şu böcekli çikolatalı getir” diyecek mi?
SELİM KOTİL
Geçen gün televizyonlarda bir haber çıktı. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bir liste yayınladı ve yasa gereği, gıda üretim yasalarına uymayan bazı firmaları deşifre etti.
Bunlardan bir tanesi de İzmir’de ki bir pizza üreticisi. Ürünlerinde domuz eti kullanıldığı tespit edilmiş.
Yandaş medya günlerce bunu haber yaptı. Bu haberleri izleyen bir insan “bak AKP’ye domuz eti ile üretim yapanları nasıl da kıskıvrak yakaladı, dindar adam bunlar canım” deyiverir.
Yandaş medya gerçekten haberi son derece yanlı verdi. Çünkü teşhir edilen firmanın yasa karşısındaki suçu ürününde domuz eti kullanmak değil, etiketinde bunu yazmamaktı. Olay öyle bir çarpıtıldı ki, herhalde hem suçlu hem de güçlü tabiri bunların için kullanılır.
Ülkemizde domuz eti üretimi, ithali ve tüketimi AKP iktidarı döneminde yasal güvence altına alınıp serbest bırakılmıştır. Yasak olan bunun etiketlerde belirtilmemesidir yoksa üretilip satılması değildir.
Etiket konusunda da çok büyük bir oyun oynanıyor. Buna yazımın sonunda değineceğim, ama önce şu domuzla ilgili yasal düzenlemelere bakalım:
7 Temmuz 2006 tarih 26221–2006/31 nolu tebliğ ile Türk Gıda Kodeksi çiğ kırmızı et ve hazırlanmış kırmızı et karışımları kapsamına domuz eti de alınarak ilk defa AKP iktidarı döneminde domuz eti de sığır eti ve koyun eti gibi kabul edilip serbest bırakılmıştır.
28177 sayılı yönetmelik de domuz etinin alım satımı ile ilgili düzenlemeleri içermekte.
Gümrük tarifelerine göre;
010310=damızlık domuz,
020311=domuz eti,
020630=domuz sakatatı, kodları ile ithal edilmektedir.
Ülkemizde bilinen 80 bölgede domuz üretilmekte olup, üretim kolaylığı da dikkate alınınca, AKP iktidarı döneminde domuz üretimi resmen patlamıştır. Sığır ve koyun üretimi düşerken domuz üretimi fırladı.
Şu anda tahmini 4 milyon ton domuz üretimi yapılıyor bu diğer kırmızı et üretiminin yüzde 70’i düzeyinde.
Muhtemelen 2 yıl içerisinde domuz üretimi koyun ve sığır üretimini geçecek.
Tabi bu yerli, aklanmış paklanmış tombul domuzları da bu millet afiyetle yiyor.
Hele hacı amcam, verdiği desteğin rahatlığı ile domuz şiş kebaptan ayrı bir lezzet alıyor.
Ne de olsa AB’ye girmeden önce bunlar ısınma hareketleri, domuz yemeyenin AB’de işi ne?
AB’de bir uygulama var, hem tavuk hem de kırmız et kesildikten sonra satış için paketlenmeden önce et parçalarına şırınga ile domuz proteini basılıyor.
Örneğin 5 kg olan et parçası 8 kiloya çıkıyor. Böylece üreticiler büyük para kazanıyor.
AKP iktidarı döneminde bu kadar et ithaline izin verildi, acaba bu koyun ve sığır etlerinde domuz DNA’sı var mı diye bakıldı mı?
Elbette hayır.
Şimdi gelelim bu etiket konusuna.
Ülkemizde bisküviden yoğurta kadar birçok üründe kıvam verici ve katılaştırıcı olarak domuz jelâtini kullanılır.
Dünyada jelâtin üretimi 400 bin tondur ve Hıristiyan ülkelerinde yapılır.
Türkiye ihtiyacını buradan karşılar.
Jelâtin kemik ve deriden üretilir. Batı dünyasında yüzde 98 domuzdan yüzde 2’de sığır domuz karışımlarından üretilir. Çünkü batı da hem domuz boldur, hem de ucuzdur. Deli dana hastalığından sonra da danalar tercih edilmemektedir. Hıristiyanlara göre de domuz yemekte sakınca olmadığı için batı dünyası terciğini domuzdan yana kullanmaktadır.
Ülkemizde de işte bu ithal jelâtinler kullanılır.
Anlı şanlı dindar geçinen bazı bisküvi firmaları bu işin başını çeker.
Bu domuz jelâtinleri kullanılır. Ürünün üzerine de bunda domuz jelâtini vardır yazmak yerine bunun kodunu yazarlar.
Kod yazıldı mı her şey çözülür!
Yasa ne diyor; “domuz serbest sen yeter ki ürünün üzerine yaz.”
Ama efendim tüketici bu kodların domuza, böceğe karşılık geldiğini bilmiyor.
Olsun efendim olsun yeter ki birileri bisküvi çikolata satsın cebi para dolsun!
Önemli bir not: Yakında farkında olmadan bir yılda ne kadar böcek bit örümcek yedik ve kanlarını içtik, biraz da buna değineceğim.
Bakalım bundan sonra çocuklar babalarına “akşama babacığım eve gelince şu böcekli çikolatalı getir” diyecek mi?
SELİM KOTİL