kaptan61ts
New member
Devletin dönüştürülmesine sonuna kadar karşı çıkmakla birlikte okuma hakkının tesis edilmesine 'evet' derim. Umarım AK Parti içinde sağduyu galip gelir ve Türkiye siyasi riskin, sistemik riske dönüştüğü sert bir döneme girmez.
Geçtiğimiz iki hafta içinde türban sürecini bu köşede ele alırken, net bir ayrımı sizlere aktarmaya çalıştım. Çizgi çok kesin ve netti; kızlarımıza okuma haklarını sağlayalım, dini sömürerek siyasi rant sağlayanların gerçek yüzünü görmeleri için yüksek öğrenime yönlendirelim, serbestlik tanıyalım ama aynı serbestliğin kamuya sıçramayacağına dair sınırı da kesin olarak çizelim.
Bu tezim sonrası, "Üniversitelerde türbana evet mi diyorsun" cümlesi eşliğinde yakın çevremden dahi birçok eleştiri aldım. Beni eleştirenler şunu söylüyorlardı; "AK Parti'nin samimi olduğuna nasıl inanırsın, bugün eğitim diye yola çıkarlar, herkes fikre alıştıktan sonra kamuda da neden olmasın derler."
Gerçek amaçları ne
Değerli dostlar, bu cümleyle endişelerini dile getirenler maalesef haklı çıktılar. Daha 24 saat geçmeden, bir konferansa katılan AK Parti'li bir vekil şöyle buyurdu; "Kamu hizmetinin de türbanla yapılması için her şeyi yapacağız." Buyur buradan yak!
Peki vekil böyle buyurdu, şimdi ne olacak? Gerçek amaçları ne? İyi niyetlerine inanarak saflık mı ediyoruz?
Değerli dostlar, Ak Parti ile kesişen tek bir noktası bile olmayan, laik cumhuriyetimize sonuna kadar bağlı bir vatandaş olarak; genç kızların okumalarının sağlanmasından yanayım. Fikir samimi ise sonuna kadar destekliyorum. Fakat, bu düzenleme arkasından; süreç devrime dönüşme eğilimindeyse, kamu hizmetleri de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi siyasi simgelerle yapılabilecek ve devlet dönüşecekse; buna sonuna kadar karşı olduğum gibi, kamuoyuna not düşecek şekilde bu niyeti taşıyanlara seslenmek istiyorum; buraya kadar "Ortak nokta bulunabilir" başlığı altında geldik ama inanın bundan sonrasında; hem kendiniz hem ülke adına ateşle oynamaya başlıyorsunuz.
Kimse kalıcı değil
Bu noktada "Biz yaparız, biz iktidardayız" diyorsunuz, başlığa dönmek ve ateşle oynamaya niyetlenenlere bir soru sormak istiyorum; "Nerede İstanbul'u fetheden Fatih, nerede Roma imparatorları, nerede devrinin güçlü liderleri?" Lütfen bulduğunuz bir çan eğrisine bakın ve sonrasında elinize bir kâğıt alıp tepe noktasında kalabilmişleri (ister lider, ister şirket, ister toplumsal hareket, ister bir ekonomik süreç) kâğıda not edin. Kâğıdınız boş kaldı değil mi?
Sonuç 1: Dinamik sistemler içinde hiçbir yapı kalıcı olarak tepe noktasında kalamaz. Doğar, gelişir, zirveyi test eder ve söner. Bu kuralı hayatın her evresinde, doğada, sosyal-politik sistemlerde, finansal yapılarda, her yerde rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.
Sonuç 2: İktidarlar geçer, Türkiye Cumhuriyeti yerinde kalır. Lütfen hangi kademede görev yaparsak yapalım, bu gerçeği asla ve asla unutmayalım. Siz cumhuriyete kast ettiğinizde ve temel niteliklerini dönüştürmeye çalıştığınızda, cumhuriyeti koruma ve kollama görevi verilenleri aktif ve haklı hale getirirsiniz. Lütfen! Lütfen! Bu ülkenin bu gerilime ve sonuçlarına hiç ihtiyacı yok.
Son söz: Okuma hakkının tesis edilmesine sonuna kadar "Evet" ama devletin dönüştürülmesine sonuna kadar "Hayır." Umarım AK Parti içinde sağduyu galip gelir ve Türkiye siyasi riskin, sistemik riske dönüştüğü sert bir döneme girmez.
:clap ALINTIDIR.
Geçtiğimiz iki hafta içinde türban sürecini bu köşede ele alırken, net bir ayrımı sizlere aktarmaya çalıştım. Çizgi çok kesin ve netti; kızlarımıza okuma haklarını sağlayalım, dini sömürerek siyasi rant sağlayanların gerçek yüzünü görmeleri için yüksek öğrenime yönlendirelim, serbestlik tanıyalım ama aynı serbestliğin kamuya sıçramayacağına dair sınırı da kesin olarak çizelim.
Bu tezim sonrası, "Üniversitelerde türbana evet mi diyorsun" cümlesi eşliğinde yakın çevremden dahi birçok eleştiri aldım. Beni eleştirenler şunu söylüyorlardı; "AK Parti'nin samimi olduğuna nasıl inanırsın, bugün eğitim diye yola çıkarlar, herkes fikre alıştıktan sonra kamuda da neden olmasın derler."
Gerçek amaçları ne
Değerli dostlar, bu cümleyle endişelerini dile getirenler maalesef haklı çıktılar. Daha 24 saat geçmeden, bir konferansa katılan AK Parti'li bir vekil şöyle buyurdu; "Kamu hizmetinin de türbanla yapılması için her şeyi yapacağız." Buyur buradan yak!
Peki vekil böyle buyurdu, şimdi ne olacak? Gerçek amaçları ne? İyi niyetlerine inanarak saflık mı ediyoruz?
Değerli dostlar, Ak Parti ile kesişen tek bir noktası bile olmayan, laik cumhuriyetimize sonuna kadar bağlı bir vatandaş olarak; genç kızların okumalarının sağlanmasından yanayım. Fikir samimi ise sonuna kadar destekliyorum. Fakat, bu düzenleme arkasından; süreç devrime dönüşme eğilimindeyse, kamu hizmetleri de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi siyasi simgelerle yapılabilecek ve devlet dönüşecekse; buna sonuna kadar karşı olduğum gibi, kamuoyuna not düşecek şekilde bu niyeti taşıyanlara seslenmek istiyorum; buraya kadar "Ortak nokta bulunabilir" başlığı altında geldik ama inanın bundan sonrasında; hem kendiniz hem ülke adına ateşle oynamaya başlıyorsunuz.
Kimse kalıcı değil
Bu noktada "Biz yaparız, biz iktidardayız" diyorsunuz, başlığa dönmek ve ateşle oynamaya niyetlenenlere bir soru sormak istiyorum; "Nerede İstanbul'u fetheden Fatih, nerede Roma imparatorları, nerede devrinin güçlü liderleri?" Lütfen bulduğunuz bir çan eğrisine bakın ve sonrasında elinize bir kâğıt alıp tepe noktasında kalabilmişleri (ister lider, ister şirket, ister toplumsal hareket, ister bir ekonomik süreç) kâğıda not edin. Kâğıdınız boş kaldı değil mi?
Sonuç 1: Dinamik sistemler içinde hiçbir yapı kalıcı olarak tepe noktasında kalamaz. Doğar, gelişir, zirveyi test eder ve söner. Bu kuralı hayatın her evresinde, doğada, sosyal-politik sistemlerde, finansal yapılarda, her yerde rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.
Sonuç 2: İktidarlar geçer, Türkiye Cumhuriyeti yerinde kalır. Lütfen hangi kademede görev yaparsak yapalım, bu gerçeği asla ve asla unutmayalım. Siz cumhuriyete kast ettiğinizde ve temel niteliklerini dönüştürmeye çalıştığınızda, cumhuriyeti koruma ve kollama görevi verilenleri aktif ve haklı hale getirirsiniz. Lütfen! Lütfen! Bu ülkenin bu gerilime ve sonuçlarına hiç ihtiyacı yok.
Son söz: Okuma hakkının tesis edilmesine sonuna kadar "Evet" ama devletin dönüştürülmesine sonuna kadar "Hayır." Umarım AK Parti içinde sağduyu galip gelir ve Türkiye siyasi riskin, sistemik riske dönüştüğü sert bir döneme girmez.
:clap ALINTIDIR.