zina nedir ve bir kaç soru

scrfc

New member
Katılım
8 May 2006
Mesajlar
285
Reaction score
0
Puanları
0
arkadaşlar zina tam olarak nedir bir bilen açıklasın ve nsl sorucam bilmityorum ama kadınla cinsel ilişkiye girerken arkadan yani anüs(anal bölgedeN) cinsel ilişkiye girmek günahmıdır?
 
arkadaşım bu linkte göz zinası ve normal zina hakkında merak ettiklerini bulabilirsin tanımıyla birlikte


http://hackhell.com/showthread.php?t=89335&highlight=zina

Kadına Arka Organdan Yaklaşmak

Kadına arka organdan temas ne şekilde olursa olsun kesinlikle haramdır. Şayet kadın bu işe razı olacak olursa, o da büyük günaha ortak olur. Eşler arası bile olsa anal ilişki livata olarak adlandırılmış olup, yasaklanmıştır.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Ey Muhammed! Sana kadınların ay başı halinden de soruyorlar. De ki: O bir eziyettir Onun için ay başı halinde oldukları zaman kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendikleri zaman ise Allah'ın emrettiği yerden onlara varın, yaklaşın Şüphesiz ki Allah çok tövbe edenleri de sever, çok temizlenenleri de sever."(Bakara Suresi :222)

"Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele!" (Bakara Suresi :223)

Cinsel ilişki çocuğun çıktığı yerden olmak şartıyla ister kadının yüzü dönük olsun size, isterse arkası, Cenab-ı Hak (C.C.) helal olan yere ekin tarlası diyor. Yani çocuk yetişen doğum olan yer, bunun dışında herhangi bir yerden varmak haramdır.

Allah Resulu buyuruyor:
"Kadınlara arkadan varmayınız."
"Kadınlara arkadan yaklaşana lanet edilmiştir."
"Allah'ın size emrettiği yerden kadınlara yanaşın."

Erkeğin cinsel organının sünnet kısmı kadının arka organına sokulmasıyla bu haram işlenmiş olur.
Karısının tenasül uzvunu bırakıp da livata edenlere, şiddetli tazir lazım olur.

Kaynaklar:
1) Büyük Kadın İlmihali, Rauf Pehlivan
2) İlmihal, İslam ve Toplum, Türkiye Diyanet Vakfı
3) Günümüz Meselelerine Açıklamalı Fetvalar, Mehmed Emre
4) Tirmizi


UMARIM FAYDASI OLUR İYİ FORUMLAR:::::::
 
çok sağol arkadaşım
 
yardımcı olabildiysek ne mutlu selametle kalın ;)
 
aydınlandım sonunda bu konuda kafama çok takılıodu hadi selametle
 
ben ne kadarda bazen kaynak verilse veyada oldugu söylenilirse nedense arkadan bir kadina yaklasmanin haram olduguna kanaat getiremiyorum..
hadislerin durumunun ne oldugunu bilmiyorum yani kaynaginin
ve kuran ayetinde bir helaldan yaklasmaktan bahs eder ama haramin ne oldugu mechul...bir haram var ortada ama bu arkadan yaklasmakmi muamma...eger baska kaynaklar verilirse cok sevinirim slmetle kuruntu
 
sen arkadan yaklaşmaya devam et sen sadece kitapta yazan hükümlere uyuyosan namaz kılmayı kimden öğrendin?

herşeyden önce biraz düşünsen haram olduğunu anlarsın bi kere arkadan yaklaşınca biyolojik olarak kadına zarar veriyosun ayrıca erkeklik organının ne amaçlı kullanıldığını bi düşün derim sana (çocuk yapmak içinmi yaratılmış yoksa şehvet içinmi?) iyi forumlar ;)
 
crazy ben burda bir tesvik degil(bundan allaha saginirim) assahtan daha cok bilgi edinmek icin atmistim
ve evet sadece bir biyolojik olarak ele alindi erkeklik organinin görevi bu olabilir ama birde insan fitrati veya benligide bir rol oynuyor..ve dedigim gibi akl-i selim bir cevap verilirse mutmain olacagimi insallah
slmetle kuruntu
 
sen iyimisin? bi sıkıntın derdin yoq demi?
 
crazyboy_9999' Alıntı:
sen iyimisin? bi sıkıntın derdin yoq demi?

yazdıklarını ve baslıklarını takıp eden bırı olarak

usanma sıkınlma derım ıyı nıet guler yuz bence en dogru olanı
tabıı bu benım kısısel gorusum genede sen bılırsın


buda arkadasımızın sorusuna cvp en


Livata ve zina yapan insan, tövbe edip bir daha bu fiili yapmazsa Allah (cc) bu kimseye rahmet eder mi? Bu soruyu şunun için soruyorum: Allahu Teâlâ livatanın habis (çirkin) bir iş olduğunu bildiriyor (Enbiya 74). Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: “Livata yapan melundur”. (İ.Ahmed). “Hanımı ile livata eden melundur”. (Şir’a). “Bir erkeğin veya kadının dübüründen ilişkiye girene Allah rahmet etmez”. (Tirmizî)







Bu soruyu soran epeyce izleyicimizin olması, iyi şeylerin habercisi değil. Önce bunu tespit etmemiz ve böyle çirkin fiillerden Allah’a sığınmamız gerekir.

Livata: Lût kavminin yaptığı çirkin fiilin adıdır. Onlar normal cinsel ilişkiyi bırakarak, kendi hemcinsleriyle ters ilişkilere girmişlerdi. Bu yaptıklarını Kuran-ı Kerim takbîh ederek anlatır.

Bu çirkin fiil bu gün homoseksüellik, geylik, ibnelik diye bilinen cinsel sapıklıktır. Hz. Lût, kendi kavminin bu çirkinliklerine engel olamamıştı ve bunun sonucunda da onlar toptan Allah’ın gazabına uğrayarak helak olup gittiler. Bunun anlamı, aynı ahlaki çöküntünün bu gün için de aynı sonuçlara götüreceğidir. Günümüzde bazı kavimler bu fiili yapmalarına rağmen hala ayakta iseler, bunu da bu sapıklığın henüz ilahi gazabı çekecek dozda işlenmiş olmamasııyla açıklayabiliriz.

Sizin de işaret ettiğiniz gibi, Hz. Peygamber’in (sav) bu konuda pek çok hadisi şerifi vardır. Mesela o şöyle buyurmuştur: “Ümmetim için en çok korktuğum şeylerden birisi, Lût kavminin yaptıklarını, yani livata yapmalarıdır”. “Bir insanın hanımına arkasından yaklaşması da küçük livatadır”. “Allah bir kadına ya da erkeğe arkasından yaklaşana rahmetle bakmaz”. Bu kadar kötü anlatılan bir fiilden elbette bütün Müslümanların iğrenmesi ve kaçınması gerekir. Ama Batı medeniyetinin meyvelerinden olan sınırsız bireysel özgürlükler, insanın arzuladığı her şeyi yapmak istemesi, mahremiyet sınırlarının tanınmaması, nefsin arzularının hayat ölçüsü, yani ilah kılınması maalesef bu filin ülkemizde de yaygınlaşmasına sebep olmaktadır. Böyle bir hastalığa yakalananlar da bun bir daha vazgeçememektedirler.

Böyle insanlar ne yapmaları gerektiğini bize soruyorlar. Sanırım bunun için alınacak en önemli tedbirlerin başında, bütün samimiyetiyle Allah’a sığınmak ve kendisini bu beladan kurtarması için gece gündüz dua etmek gelir. Sonra iradesini kullanıp, bundan vazgeçme kararlığında olduğunu göstermelidir. Evli değilse evlenmelidir. Arkadaş çevresini değiştirmelidir. Allah belki de bu sebeple bize: “sadık/dürüst insanlarla birlikte olun” diye buyurmaktadır. Gerekirse bulunduğu mekanını ve ilini dahi değiştirmelidir. Bu da bir hicrettir ve Efendimizin ifadeleriyle, aslında en önemli hicret, günah fiilleri terk edebilmektir. Bu hastalık için böyle bir hicrete değer. Hatta insan bunun için evini yurdunu ve işini terk etse yeridir.

Böyle bir günahın tövbesine gelince: Buna şu ayeti kerime ile cevap vermemiz güzel olur: “De ki, ey kendi aleyhlerine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları affeder. O çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. Size azab gelip çatmadan ve artık yardım göremeyeceğiniz zaman gelmeden önce Rabbinize yönelin ve O’na boyun eğin” (Zümer 39/53-54).

Allah (cc) bütün günahları affederse elbette bunu da affeder. Yeter ki tövbe edilmiş olusun. Tövbe, dönmek demektir. Kişinin sonradan bulaştığı günahtan ve kötü durumdan, iyi ve günahsız olan aslına dönmesinin adıdır. Bu dönüşü yapması halinde tövbesinin kabul edileceği kesindir. Hatta kabul edilmeyeceğini düşünmek bile günahtır. Ama eğer kötü fiil tekrarlanıyorsa demek ki dönme henüz gerçekleşmemiştir. Ne zaman dönüşsüz bir vaz geçme olursa dönme, yani tövbe de o zaman gerçekleşmiş olacaktır. Öyleyse böyle olan insanların da Allah’ın rahmetinden ümit kesmeleri anlamsızdır, hatta günahtır. Yeter ki, böyle bir vazgeçmeyi/tövbeyi başarabilsinler

kaynak
 
crazyboy ne kadarda inanmassanda ben kiskirtma,provakasyon olsun diye yapmadim ve evlide degil yani öyle bir faalimda yok ve zor duruma düsürdüysem beni bagisla ....
ve kady kardesin dedigine katiliyor belki zamanin verdigi kosullardan dolayi insan biraz daralabiliyor birde bir müslümanin dinine laf atan suaygrilari cok oldumu...seni anliyorum ama dedigim gibi böyle bir niyetim yok zaten evlide degilim fuhusta herhalde arkadan yaklasmaktan daha beterdir bir bekar icin
kady abi livata kelime manasini dogru vermissin cünkü herhalde crazynin verdigi mana yanlisti...ve kaynak olarak verdigin sitedede bir hadis verilmistir ama o hadisinde bir kaynagi yok...
ama herneyse zamani geldimi insallah ben kendi aristirmami yaparim cabalarinizdan dolayi cok tsk ederim...slmetle kuruntu....sulh
 
kuruntu' Alıntı:
ben ne kadarda bazen kaynak verilse veyada oldugu söylenilirse nedense arkadan bir kadina yaklasmanin haram olduguna kanaat getiremiyorum..
hadislerin durumunun ne oldugunu bilmiyorum yani kaynaginin
ve kuran ayetinde bir helaldan yaklasmaktan bahs eder ama haramin ne oldugu mechul...bir haram var ortada ama bu arkadan yaklasmakmi muamma...eger baska kaynaklar verilirse cok sevinirim slmetle kuruntu

En baştan söyleyeyim benim de olay çıkarma gibi bi niyetim yok sadece gördüm aklıma abimle geçen bir diyaloğumuz geldi..

Benim de bazen senin gibi sorular aklıma takılıyor..Tamamdır denmiştir,ayetlerde ve hadislerde "Kur'an-ı Kerim,son gönderilen kitaptır ve kesinlikle değişmemiştir"diye ama nerden garantisi var diye bir soru oluştu aklıma ve abime söyledim..

Cevabı şu oldu:Eğer böyle düşünüyorsan senin Allah'a inancın tam değil,bazı yerlerde imanında eksikliğin var dedi..Böyle sorular herkesin aklına gelebilir ama senin inancın bunu bastırmalı dedi...
Ve ben çok korktum en büyük korkum inanç eksikliği bu konuda.Kesinlikle istemem öyle olmayı ve aklıma geldikçe böyle sorular kovmaya çalıştım,hala da çalışıyorum..

Umarım mesajı almışsındır..Ama dediğim gibi sataşma amacım yok sadece bi anımı paylaştım..

Saygılar...
 
güzel kardeşim bu konuda hergün Kur'an'ın açığa çıkardığı bilimsel gerçeklerin 1400 yıl önceki bi kitapta yazdığını görmek ister istemez kur'an'ın değişmediği sonucuna sevk ediyor bizi kaldıki Allah teala'ın dediği eğer bir insan yazısı olsa çelişkilerle dolu olurdu ama böyle bişey söz konusu bile olamaz Kur'an son kitaptır değişmemiştir selametle kalın sevgiler...

islam hukuku profesörü hayrettin karamanın bu soruya cevabı inşallah yararı olur
Kur'an Değişmemiştir
Radikal Gazetesi'nin The Guardian'dan karmakarışık ve eksik naklettiği bir habere göre Almanya'da, Dr. Gerd Puin isimli bir araştırmacı, Yemen'de bir Kur'an nüshası bulmuş, bu nüsha Hz. Peygamber'den (s.a.v.) önce yazılmaya başlanmış ve buna göre zaman içinde Kur'an değişmiş, Müslümanların "değişmemiştir" şeklindeki iddialarını bu araştırma çürütüyormuş...
Hz. Peygamber'den (s.a.v.) önce yazılmış Kur'an isimli bir kitabın bulunmadığını, bulunsa bile bunun, Son Peygamber'e (s.a.v.) vahyedilen kitap olmadığını yalnızca ifade edip geçelim. Yazıyı nakledenin bilgisizlik yüzünden birçok şeyi yanlış anladığı ve birbirine karıştırdığı anlaşılmaktadır. Bir gazetede milyonlarca insanı ilgilendiren bir haber verilirken daha dikkatli ve saygılı olunmasını hatırlatmak gerekir mi bilmem!? Bu yazıyı okuyanların tereddütlerini gidermek için Kur'an'ın vahiyden kitaplaşmaya geçirdiği safhaları kısaca özetlemekte fayda görüyoruz:
Kur'an-ı Kerim geldiği zamandan itibaren kıyâmete kadar bütün insanlığa hitap edeceği, onları hak dine, Allah'ın râzı olduğu hayat tarzına dâvet edeceği, Allah tarafından bu maksatla gönderildiği için değiştirilmeden korunması, geldiği gibi insanlığa sunulması gerekiyordu. Allah Teâlâ bunu üzerine aldığını, kullarına gerekeni yaptırarak kitabı koruyacağını kitabında şöyle bildiriyordu: " Onu biz indirdik biz, şüphesiz koruyucusu da biz olacağız." (Hicr:15/9). "Sana okutacağız, ardından da unutmayacaksın" (A'lâ: 87/6). "Onu çarçabuk almak için dilini hareket ettirme. Şüphesiz onu zihninde toplama ve okuma işi bize aittir. Onu okuduğumuz zaman sen de peşinden oku. Sonra onu açıklamak da bize aittir" (Kıyâme: 7517-19; aynı meâlde: Tâhâ: 20/114)). Hz. Peygamber (s.a.v.), kendisine vahyedilen âyetleri, unutmamak, hemen hâfızasına almak için -âyetin vahyedilmesi sürerken- okumaya çalışıyordu. Bu âyetler vahyedilerek kendisine, Allah tarafından şu teminât verildi: a) Onu sana okutacağız, b) Hafızanda toplayacağız; yani ezberlemeni sağlayacağız, c) Anlaşılmadık yer kalmayıncaya kadar gerekli açıklamaları yapacağız.
Allah'ın, son kitabını koruma vaadi şu tedbirlerle gerçekleşmiştir:
a) Hz. Peygamber (s.a.v.) ve bir kısım ashabı tarafından tamamı, diğerlerince de çeşitli kısımları ezberlenmiştir.
b) Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Cebrail, Peygamberimiz (s.a.v.) ile bazı sahâbiler ve bir kısım sahâbe kendi aralarında Kur'an'ı karşılıklı okumuşlar, birinin ezbere okuduğunu diğeri dinlemiş ve gerektiğinde yanlış okumaları düzelterek doğru ve sağlam ezberlemeyi sağlamışlardır.
c) Âyetler geldikçe Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından vahiy katiplerine, ileride mushaflaştırılırken riâyet edilecek sıra bildirilmek sûretiyle yazdırılmış ve yazılan metin Resûlullah'ın hanesinde muhâfaza edilmiştir. Ayrıca sahâbenin de ellerinde yazılı parçalar bulunmuştur.
d) Kur'an'ın nüzûlu tamamlandıktan kısa bir müddet sonra (Hz. Ebû-Bekr'in halifeliğinde), Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından bildirilen nihai sıralamaya göre bütün parçalar birleştirilmiş ve yeniden yazılarak muhâfaza altına alınmıştır.
e) Hz. Osman'ın halifeliği devrinde, ana metinden, gerektiği kadar yeni nüsha kopya edilmiş ve İslâm dünyasının çeşitli bölgelerine gönderilmiştir.
Hicri 25. yılda Hz. Osman'ı bu faâliyete iten sebep, Ermenistan ve Azerbaycan fetihlerinde bulunan Huzeyfe b. el-Yemân'ın kendisine başvurması ve orada olup biteni anlatmasıdır. Çeşitli bölgelerden savaşa iştirak eden Müslümanlar bu savaş esnasında, Kur'an'ı farklı okuma yüzünden birbirlerine düşmüşler, sert tartışmalara girmişler, hattâ bazıları, kendilerdinden farklı okuyanları ağır bir şekilde suçlamışlardı. Farklı okuma sebebi, Hz. Ebû Bekir zamanında yazılan nüshada "yedi harf"in (lehçenin) bulunması, bu bakımdan bölgeler ve kabileler arasında farklı okumalara imkân hâsıl olması ve bazı sahâbîlerin özel nüshalarında -Kur'an'dan olmayan- bir kısım açıklayıcı kelimelere yer verilmiş olması idi. Huzeyfe bu ihtilâfın tefrikaya, bölünüp parçalanmaya, mukaddes Kitabımız üzerinde şüphelerin oluşmasına sebep olacağından korkmuş, Halife'den duruma müdahale etmesini ricâ etmişti. Halife, daha önce de Kur'an'ın toplanıp yazılmasında görev almış olan Zeyd b. Sâbit başkanlığında dört kişiden oluşan bir heyet kurmuş, heyete "ana Mushaf'ı ve Kureyş lehçesini esas alıp diğer harflere yer vermeden birkaç nüsha mushaf yazmaları; yani ana nüshadan birkaç kopya çıkarmaları emrini vermiştir. Heyet yedi nüsha yazmış ve Halife Osman bunları İslâm ülkesinin yedi bölgesine göndermiş, bundan sonra Kur'an'ın bu nüshalardaki şekle ve lehçeye göre yazılıp okunmasını, buna uymayan, farklı lehçelerden kelimeler ile açıklamaları ihtivâ eden özel yazmaların yok edilmesini istemiştir.
Allah Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'i koruma vadinin bir tecellîsi olmalıdır ki, bu yedi nüshadan üçü günümüze kadar gelebilmiştir. Bu üç nüshadan biri, Osmanlıların Medine'den çıkarken yanlarında getirdikleri ve hâlen Topkapı Sarayında bulunan nüshadır. İkincisi Timur'un Şam'dan alıp götürdüğü nüshadır ve hâlen Taşkent'te bulunmaktadır. Üçüncüsü ise İngilizlerin Moğol hükümdarlarının sarayından alıp Londra'ya götürdükleri ve İndia Offica kütüphanesine koydukları nüshadır. Araştırmacılar bu üç nüsha üzerinde yaptıkları inceleme sonunda hem muhtevâ hem de şekil bakımından tam bir uygunluk ve birlik bulunduğunu tesbit etmişlerdir. Tarih içinde yapılan hizmetlerin metni değiştirme ile bir ilgisi olmayıp tamamı, okumayı kolaylaştırmaya yönelik çalışmalardır.
 
konu aydınlandı sanırım yarım eden arkadaşların emeklerine sağlık konu dışına çıkmayalım
 
tartışmaya gerek yok arkadaşlar...herkesin takılacağı veya takıldığı bir konu olabilir neticede bu da bir sınavdır.
bu konuda tavsiye edeceğim şey; aklımızın almadığı birşeyi Kur an ve hadis doğrultusunda kabullenmektir. cünkü bizim ilmimiz cok azdır. ama bize her zerrenin sahibi ve her zerrenin her zerresinden haberdar olan Allah bize emrediyor.
bu emirler araştırıldığında angarya olsun diye değil bilakis insan ve toplumun sağlık ve huzuru için olduğu anlaşılır.
bu nedenle aklımızın almadığı bir konuda önce kendimizden şüphe etmemiz ve yanlışlıktan Allah a sığınmamız gerek diye düşünüyorum.
Allah malı istediğine ilmi isteyene verirmiş. lütfen okuyalım. okudukca öğrendikce sorularımız bizim imanımızı artıran ışıklara dönüşecektir.
Allah yar ve yardımcımız olsun
 
Novo' Alıntı:
En baştan söyleyeyim benim de olay çıkarma gibi bi niyetim yok sadece gördüm aklıma abimle geçen bir diyaloğumuz geldi..

Benim de bazen senin gibi sorular aklıma takılıyor..Tamamdır denmiştir,ayetlerde ve hadislerde "Kur'an-ı Kerim,son gönderilen kitaptır ve kesinlikle değişmemiştir"diye ama nerden garantisi var diye bir soru oluştu aklıma ve abime söyledim..

Cevabı şu oldu:Eğer böyle düşünüyorsan senin Allah'a inancın tam değil,bazı yerlerde imanında eksikliğin var dedi..Böyle sorular herkesin aklına gelebilir ama senin inancın bunu bastırmalı dedi...
Ve ben çok korktum en büyük korkum inanç eksikliği bu konuda.Kesinlikle istemem öyle olmayı ve aklıma geldikçe böyle sorular kovmaya çalıştım,hala da çalışıyorum..

Umarım mesajı almışsındır..Ama dediğim gibi sataşma amacım yok sadece bi anımı paylaştım..

Saygılar...


slm benim(kendimi ve islami tanidigim kadariyla) islamin bazi sartlarini gerektiren veya iman sarti olan seylerde bir zaafligim yok ve insallahta olmaz....sadece verilen bazi seylerin kaynaginin ne oldugu mevkisinin ne oldugunu bilmedigimden dolayi bir tereddüt etme var...ayni bu mevzu gibi..bana mantikli gelmediginden dolayi (tabii ki mantiga yatmadigindan dolayi islami degildir diye birsey sapikliktir)
ama dedigim gibi insallah zamani geldimi ben kendim arastiririm daha bekarik ve bir evlilikte görünmüyor (istesekte :) ..) yinede herkese tsk ederim verdiginiz cabalardan dolayi insallah ecrini alirsiniz..slmetle kuruntu
 
saolun abilerimde benim bir sorum daha olacak şimdi ben 18 yaşındayım ve cinsel münasebetim olmadı sevgilim var yani şimdi zina evlenmeden yapılan olay ya peki iki birbirini seven kişi yapsa bunu yani genelev,hayat kadını değilde sevgilisiyle yapsa yine aynı kategoriyemi girer?
 
Geri
Üst