Uzunefe
Altın Üye
- Katılım
- 22 Haz 2005
- Mesajlar
- 13,353
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Başbakan son Yüksek Askeri Şûra’da masaya yumruğunu vurdu ve “Ben, hakkında soruşturma açılan adamı terfi ettirmem” dedi...
Oysa yasalar, hakkında soruşturma açılan askerlerin değil, tutuklama kararı bulunanların atanamayacağını yazıyordu...
Yine de Başbakan’ın dediği oldu...
Onlarca subay, sırf Başbakan’ın bu dayatması yüzünden hak ettikleri halde bir üst rütbeye yükselemedi...
Bunlardan biri olan Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Türker Ertürk, tepkisini hepimizin suratına karşı haykırarak istifa etti.
Dört yıldır terfi edemeyen bu başarılı komutan, “Bize bu yapılan haksızlık. Bunu kabullenemiyorum” dedi...
***
Tevfik Ertürk ve diğer komutanlar hakkında henüz açılmış bir dava yok...
Dolayısıyla bir mahkeme kararı da yok...
Bazı askerlerin ismi sadece savcının hazırlık soruşturmasında geçiyor o kadar...
Yani evrensel hukuka göre, hepsi suçsuz...
Ama bu Başbakan’ın umurunda bile değil...
***
Peki...
Adları henüz resmileşmemiş soruşturmalarda geçen komutanları, sırf bu yüzden terfi ettirmeyen Başbakan, tüm icraatlarında bu kadar “titiz” mi?
“Evet” diyorsanız, siz öyle sanın...
Kendisi birkaç gündür Rize’de... Ama hemşehrilerinin büyük tepkisiyle karşılaşıyor.
Çünkü Karadenizli vatandaşlar, Rize başta olmak üzere Karadeniz’e yapılması planlanan ve hatta bir bölümü de tamamlanan 700 hidroelektrik santraline büyük tepki gösteriyorlar...
Bu santrallerin dere yataklarını kuruttuğunu...
Milyon yıllık derelerin beş yılda yok olduğunu...
Böylece bölgenin ekolojik dengesinin bozulduğunu...
Bunun da sadece çevre değil, aynı zamanda ekonomik felaketi körüklediğini iddia ediyorlar...
Sadece iddialarını seslendirmekle kalmayıp, yapımı süren santraller hakkında dava açıyor ve birçoğunu da kazanıyorlar...
Ama bu mahkeme kararlarına karşın, santral yapımları tam gaz devam ediyor...
***
İşte; bizim “açılan soruşturmalar” yüzünden komutanların terfisini engelleyen “titiz Başbakanımız”, nedense mahkemelik olan bu santrali kendi eliyle açmakta hiçbir sakınca görmüyor...
Dün yine böyle bir santralın açılış törenine katıldı ve bu barajları yapan müteahhitleri, “ülkeye refah getirecek büyük girişimciler” olarak takdim etti...
Bunu yaparken de ne soruşturma dinledi, ne mahkeme kararı!
***
Bu yazıyı nasıl bitirmem gerektiğini bilemiyorum...
İyisi mi son cümle, içinde bulunduğumuz mübarek aya yaraşır nitelikte olsun:
“Allah hepimize sabır, çifte standartlı beyinlere adalet duygusu nasip etsin!”
*****
VALİ BEY!
Dün; İstanbul Valisi’nin, anayasal bir siyasi parti olan ve referandumda “Hayır” oyu kullanılmasını isteyen Türkiye Komünist Partisi’nin stant açmasını engellediğini yazmıştım.
Vali Bey’in gerekçesi, demokrasi tarihi için “utanç belgesi” gibiydi:
“Vatandaşın oyunu etkiliyorsunuz...”
Vali Bey, ne bu konuda bir açıklama yaptı, ne de “Siz Kral’ın valisi misiniz” soruma yanıt verdi...
Şimdi kendisine başka bir soru daha sormak istiyorum;
Madem, referandum için partilerin stant açmalarını istemiyorsunuz, o zaman valilik binasına sadece 500 metre mesafede olan Yeni Cami’nin önündeki AKP standına bir buçuk aydır neden göz yumuyorsunuz?
*****
GÜNÜN SORUSU
Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arasındaki, “Senin maaşın benimkinden fazla” tartışması kızıştı...
Asıl tartışma konusunun, “Kim, mevcut servetini nasıl edindi” olması gerekmez mi?
*****
Referandumda muhalefetin atladığı çok önemli bir gerçek!
Muhalefet partileri, 12 Eylül’de yapılacak referandumla ilgili “Hayır” kampanyalarını yürütürken, büyük bir hata yapıyor ve “iktidarın bu anayasa değişikliğine, ileride Yüce Divan yargılamalarından az hasarla kurtulmak için” gittiğini öne sürüyor.
Başbakan da bunun üzerine atlayıp, “Bize beyaz kefen giydirmek istiyorlar, biz bundan korkmayız” diye efeleniyor...
***
Evet; referandumda önümüze gelecek paketteki en önemli düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin yapısıyla ilgili olan madde...
Çünkü Başbakan, defalarca kez söylediği gibi Anayasa Mahkemesi’ni önlerindeki en büyük engel olarak görüyor.
Ama...
Mahkemenin yapısını; Yüce Divan’da ceza almamak için değil, bugüne kadar Anayasa Mahkemesi’nden dönen ve dönmesinden çekindiği yasal düzenlemeleri hayata geçirmek için değiştirmek istiyor...
Yani; referandumda “Evet” çıkar ve “Anayasa Mahkemesi engeli” de aşılırsa, asıl “icraat” o zaman başlayacak...
Bugüne kadar tartışmaya bile yanaşmadığımız birçok düzenleme arka arkaya önümüze gelecek...
***
Ne yalan söyleyeyim; beni en az bu olasılık kadar, muhalefetin henüz bu oyununun farkında olmaması korkutuyor!
Mustafa MUTLU | Vatan Gazetesi
Oysa yasalar, hakkında soruşturma açılan askerlerin değil, tutuklama kararı bulunanların atanamayacağını yazıyordu...
Yine de Başbakan’ın dediği oldu...
Onlarca subay, sırf Başbakan’ın bu dayatması yüzünden hak ettikleri halde bir üst rütbeye yükselemedi...
Bunlardan biri olan Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Türker Ertürk, tepkisini hepimizin suratına karşı haykırarak istifa etti.
Dört yıldır terfi edemeyen bu başarılı komutan, “Bize bu yapılan haksızlık. Bunu kabullenemiyorum” dedi...
***
Tevfik Ertürk ve diğer komutanlar hakkında henüz açılmış bir dava yok...
Dolayısıyla bir mahkeme kararı da yok...
Bazı askerlerin ismi sadece savcının hazırlık soruşturmasında geçiyor o kadar...
Yani evrensel hukuka göre, hepsi suçsuz...
Ama bu Başbakan’ın umurunda bile değil...
***
Peki...
Adları henüz resmileşmemiş soruşturmalarda geçen komutanları, sırf bu yüzden terfi ettirmeyen Başbakan, tüm icraatlarında bu kadar “titiz” mi?
“Evet” diyorsanız, siz öyle sanın...
Kendisi birkaç gündür Rize’de... Ama hemşehrilerinin büyük tepkisiyle karşılaşıyor.
Çünkü Karadenizli vatandaşlar, Rize başta olmak üzere Karadeniz’e yapılması planlanan ve hatta bir bölümü de tamamlanan 700 hidroelektrik santraline büyük tepki gösteriyorlar...
Bu santrallerin dere yataklarını kuruttuğunu...
Milyon yıllık derelerin beş yılda yok olduğunu...
Böylece bölgenin ekolojik dengesinin bozulduğunu...
Bunun da sadece çevre değil, aynı zamanda ekonomik felaketi körüklediğini iddia ediyorlar...
Sadece iddialarını seslendirmekle kalmayıp, yapımı süren santraller hakkında dava açıyor ve birçoğunu da kazanıyorlar...
Ama bu mahkeme kararlarına karşın, santral yapımları tam gaz devam ediyor...
***
İşte; bizim “açılan soruşturmalar” yüzünden komutanların terfisini engelleyen “titiz Başbakanımız”, nedense mahkemelik olan bu santrali kendi eliyle açmakta hiçbir sakınca görmüyor...
Dün yine böyle bir santralın açılış törenine katıldı ve bu barajları yapan müteahhitleri, “ülkeye refah getirecek büyük girişimciler” olarak takdim etti...
Bunu yaparken de ne soruşturma dinledi, ne mahkeme kararı!
***
Bu yazıyı nasıl bitirmem gerektiğini bilemiyorum...
İyisi mi son cümle, içinde bulunduğumuz mübarek aya yaraşır nitelikte olsun:
“Allah hepimize sabır, çifte standartlı beyinlere adalet duygusu nasip etsin!”
*****
VALİ BEY!
Dün; İstanbul Valisi’nin, anayasal bir siyasi parti olan ve referandumda “Hayır” oyu kullanılmasını isteyen Türkiye Komünist Partisi’nin stant açmasını engellediğini yazmıştım.
Vali Bey’in gerekçesi, demokrasi tarihi için “utanç belgesi” gibiydi:
“Vatandaşın oyunu etkiliyorsunuz...”
Vali Bey, ne bu konuda bir açıklama yaptı, ne de “Siz Kral’ın valisi misiniz” soruma yanıt verdi...
Şimdi kendisine başka bir soru daha sormak istiyorum;
Madem, referandum için partilerin stant açmalarını istemiyorsunuz, o zaman valilik binasına sadece 500 metre mesafede olan Yeni Cami’nin önündeki AKP standına bir buçuk aydır neden göz yumuyorsunuz?
*****
GÜNÜN SORUSU
Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arasındaki, “Senin maaşın benimkinden fazla” tartışması kızıştı...
Asıl tartışma konusunun, “Kim, mevcut servetini nasıl edindi” olması gerekmez mi?
*****
Referandumda muhalefetin atladığı çok önemli bir gerçek!
Muhalefet partileri, 12 Eylül’de yapılacak referandumla ilgili “Hayır” kampanyalarını yürütürken, büyük bir hata yapıyor ve “iktidarın bu anayasa değişikliğine, ileride Yüce Divan yargılamalarından az hasarla kurtulmak için” gittiğini öne sürüyor.
Başbakan da bunun üzerine atlayıp, “Bize beyaz kefen giydirmek istiyorlar, biz bundan korkmayız” diye efeleniyor...
***
Evet; referandumda önümüze gelecek paketteki en önemli düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin yapısıyla ilgili olan madde...
Çünkü Başbakan, defalarca kez söylediği gibi Anayasa Mahkemesi’ni önlerindeki en büyük engel olarak görüyor.
Ama...
Mahkemenin yapısını; Yüce Divan’da ceza almamak için değil, bugüne kadar Anayasa Mahkemesi’nden dönen ve dönmesinden çekindiği yasal düzenlemeleri hayata geçirmek için değiştirmek istiyor...
Yani; referandumda “Evet” çıkar ve “Anayasa Mahkemesi engeli” de aşılırsa, asıl “icraat” o zaman başlayacak...
Bugüne kadar tartışmaya bile yanaşmadığımız birçok düzenleme arka arkaya önümüze gelecek...
***
Ne yalan söyleyeyim; beni en az bu olasılık kadar, muhalefetin henüz bu oyununun farkında olmaması korkutuyor!
Mustafa MUTLU | Vatan Gazetesi