ırzına geçilmeyen kadın kalmamıştı!..

http://answers.yahoo.com/question/index?qid=20080402033320AAK5ggi

http://www.jihadwatch.org/dhimmiwatch/archives/2005_10.php

Buyur oku. Ne amaca hizmet ediyorlar söyle...

Narrated Abu Huraira:

Allah's Apostle said, "The Hour will not be established until you fight with the Turks; people with small eyes, red faces, and flat noses. Their faces will look like shields coated with leather. The Hour will not be established till you fight with people whose shoes are made of hair." (Sahih Bukhari, Volume 4, Book 52, Number 179 )


Narrated Abu Huraira:

The Prophet said, "The Hour will not be established till you fight with people wearing shoes made of hair. And the Hour will not be established till you fight with people whose faces look like shields coated with leather. " (Abu Huraira added, "They will be) small-eyed, flat nosed, and their faces will look like shields coated with leather.") (Sahih Bukhari, Volume 4, Book 52, Number 180)
 
Yabancı diLim yok..
Haricinde neye kimin hizmet ettiğini görebiLmek çok mu güç?

ırzına geçiLmeyen kadın kaLmamıştı konu başLığı
içerik? TürkLerin baskıyLa zorLa işkenceyLe MüsLüman oLduğu

TürkLerLe ArapLar birbirLerini öLdürmedikçe kıyamet kopyacaktır tarzında sahihLiği doğruLanmamış bir HadisLe bu konu güçLendiriLiyor :)

Ne farkı var İslamlaşalı anadoLu kısırLaşmış güçsüzLeşmiştir diyen rektörden
Ne farkı var sırf İslamlaştığından doLayı OsmanLıyı tarihten kabuL etmeyenLerden
Ne farkı var sümerLerde baş örtüsünü fahişeLer takardı diyenLerden?
 
****Allah diyorki;Ben bir kavmi yok etmek istedigim zaman ustune Turkleri salarim.....


Allah bir kavmi yok etmek istediği zaman ustune Türkleri salar???

Türkler Allah'ın askeri mi yapmayın ya bu kadar da saçma birşey olamaz.
Sanki Allah'ın bunu yapmaya gücü yok Türkleri salıyo üzerlerine. bu kadar da olmaz pes.
Yokedici bir milletiz ya ondandır.. düzeltmek için göndermez çünkü.
 
Olaya ilk cevap verenlerden biri olarak iki gün içerisnde gelişen diyalogları hayretle takip ediyorum. İnsaların hayatında önem verdiği iki önemli soyut kavram; gelenek-görenekleri şekillediren milliyet ve din. Bu iki kavrama sıkı sıkıya bağlı bir toplumu kışkırtmanın en kolay yolu, kavramları yaşatan değerlerden birini en akıl almaz şekilde eleştrimektir. Daha vahimi ise; en kıymetli bu iki kavramı ters yönde saatte 200km hızla giden 2 ayrı araca koymak ve bu araçları çarpıştırmaktır. Bu çarpışma sonucu sağa sola saçılan enkaz parçaları , olayın ciddiyetini kavrayıp yardıma koşan çoğu kimseye zarar verecektir.
Konuyu açan arkadaş yukarda anlattığımı yapıp kenara çekildikten sonra, ilk önce hep bir ağızdan ortaya konan tepki daha sonra yerini kişisel çatışma ortamına bıraktı. Sanırım istediğini elde etmiş olmanın verdiği keyifle, farklı bir takma adla tartışmanın geldiği boyutu eğlenerek izliyordur.

Arkadaşlar,
Yapmayın.

Aynı dine aynı millete mensup olup, başlangıçta ortaya aynı antitezi koyan arkadaşlar, birbirini dinsizlikle suçlama noktasına geliyor. Ne yaptığınızın farkında mısınız? Konunun çok uzağında kalmadan, mevcut tüm öngürüleriniz dışında olaya değinebilmek için ortaya kendinizi değil, fikirlerinizi sürün. Ateşi söndürmek için elinizdeki suyu kullanın barutu değil. Bu memleket geçmişte bu anlaşmazlıklarda, ceviz kabuğunu doldurmayacak kadar ufak tartışmalarda nice genç evlatlarını yitirdi. Bir nesil, bir ulusun geleceği söndü, kör-topal dünyaya geldik bizler. Aman arkadaşlar zaten ek*** olan parçalarımıza, bu anlamsız tartışmalarla yenilerini eklemeyin.

Bundan bir kaç sene önce, Birleşik Devletler'deki Türkiye Başkonsolosluğu'nda uzun yıllar görev yapmış bir büyüğümün bana anlattığı uzun öyküde konuyla ilgili olan parçasını özetle aktarmak isterim.

Birbirinin müttefiki ebedi dost(!) iki ülkenin istihbarat personeli yemekte şiddetle tartışmaktadırlar. Konu karşılıklı suçlamalara vardığında ise türk personeli dayanamarak

- Türkiye'de son 70 yılda meydana gelen ne kadar kavga bunların tümünden ABD sorumludur.

der. Karşılığında aldığı cevap ise çok basittir.

- Biz sadece talep edene silah sattık.

Beyler;

Birileri yeniden elimize silah tutuşturmadan önce yumruklarımızı indirelim. Düşmanımızı yan apartmanda aramakatansa ilk önce algımızı düzeltip; mevcut değerlerimize nasıl sahip çıkabileceğimize, onları nasıl koruyabileceğimize önem gösterelim. Sonuçta herkesin faklı bir yaşam tarzı olduğu gerçeğini kabullenerek, bu farklılara sağduyu ile yaklaşıp aynı çatı altında değerlerimizi savunalım. Belli bir yaşa gelip ardımıza baktığımızda, mutlu bir yurdun altın çoçuklarının bir noktaya kadar yücelttiğimiz değerleri, daha yükseğe taşımak için gösterdiği çabayı alkışlayacak kadar başımız dik olabilsin.
 
Geri
Üst