Şarkı Sözü İsteklerinizi Buradan Alalım

libido_8_8' Alıntı:
slipknotn srkı sozlerıı mumkunseeee cok sewınrım

Arama Butonunu Kullanmanızı Tavsiye ederim

Buyrun Aradığınız Şarkı Sözleri

http://www.hackhell.com/showthread.php?t=55693

libido_8_8' Alıntı:
ıkı gunn coktan gectı hala bı cwp yokkk!!!

Sizi biraz sakin olmaya davet ediyorum.Hem arama butonunun kullanmıyorsunuz hemde üzerine fırça atyorsunuz şarkı sözleri nerede diye.Acaba biz mi hatalıyız burada siz mi?

Ayrıca Flood yapmak yasaktır bilgilerinize.Sizin isteğiniz görülmüştür zaten konuyu öne almak için habire mesaj çekmenize gerek yok.Zaten dediğim gibi arama butonu denilen zımbırtıyı kullansaydınız hiç bu şeylere gerek kalmazdı.Bir daha ki sefere arama butonu kullanmanız dileği ile.Hoşçakalın : )
 
Acılen yardım Lutfenn

aradıgın aşkı söyle buldun mu?benden uzaklarda mesut oldun mu?kendine yeni bir dünya kurdun mu?

Arkdaslar bu sarkıyı Cengız Kurtoglu Ve Ahmet Selcuk ILKANDAN bask soyleyen var mı acılen yardım
 
sabotaci51' Alıntı:
aradıgın aşkı söyle buldun mu?benden uzaklarda mesut oldun mu?kendine yeni bir dünya kurdun mu?

Arkdaslar bu sarkıyı Cengız Kurtoglu Ve Ahmet Selcuk ILKANDAN bask soyleyen var mı acılen yardım

Söylemekten kastınız nedir Herkes söyleyebilir.Biz bilemeyiz ki mesala x bir kişi alır sahnede okur bu da söylemek demektir her söyleyeni buraya yazmamız mümkün değil.Albümüne koyanları soruyorsanız eğer şarkının tam adını söylerseniz yardımcı olabiliriz.
 
kusura bakmayın arkadaşlar bilgisayarım bozuk cevap vermem uzun sürebilir slipknot diil işte bahsettiğim metal diyoruz siz hala takılıonuz slipknot fln soruyosunuz :p

online olduğum sürece isteklere cevap vericem merak etmeyin :goz:
 
cradle of filth - nymphetamine sarki sozlerininin turkce anlamini bulabilirmisiniz ?
 
peki arkadasım su asrkıyı kim söylüyo bulabilir misin? "seviyorum seni, ölümüne kadar, aşkımız sürecek, mahsere kadar" devamını bilmiyorum
 
m_akif' Alıntı:
peki arkadasım su asrkıyı kim söylüyo bulabilir misin? "seviyorum seni, ölümüne kadar, aşkımız sürecek, mahsere kadar" devamını bilmiyorum


Seviyorum



Sen benim kaderim.
İlk göz ağrımsın.
Dilimde duamsın .
Alın yazeımsın.

Sevgiyorum seni
Ölümüne kadar.
Aşkımız sürecek.
Mahşere kadar.

Her an kalbimdesin.
Sen nefesimsin.
Allahımdan sonra.
Sevdiğim sensin.

Sevgiyorum seni
Ölümüne kadar.
Aşkımız sürecek.
Mahşere kadar.​

Kimin Söylediği Hakkında Bilgim Yok
 
serdar ortaç "sor" bulursanızz çokk sewinirimm

bi yeri warr ne dioo çokk merakk etiim :)
 
shaheen' Alıntı:
serdar ortaç "sor" bulursanızz çokk sewinirimm

bi yeri warr ne dioo çokk merakk etiim :)

Serdar Ortaç--SoR

Herkesi zalim, kendini alim,
Hissetmen bile normal.
Çünkü dışarıda senin gibiler için,
Özel idman yapıyorlar.
Deli huyundan ya da suyundan mıdır?
Anlamadım bu işi.
Ne bu hırçınlık? Ne bu kalbin can çekişi?

Oturuşu, dokunuşu, kendini savuruşu,
Yüzyıllar boyu aynı.
Sürmedi ilelebet, her şeye muhalefet,
Olmana bir sebep var mı?
Bunu külahıma, bir de günahıma,
Girip anlatacak o yürek,
Belki de vardır ama denemem lazım.

Ama sen korkaksın hiç bulaşma,
Yaklaşmazsın gerçek aşklara.
Demiş ki benden uzak olsun,
Peki niye her gün ağlıyorsun?
Sebebini sana gece gelenlere aç bir sor...​
 
Arkadaşlar bana İclal AYDIN'ın şiirlerini bulabilir misiniz ? teşekkür ederimmmmmm....:)
 
semphatic' Alıntı:
Arkadaşlar bana İclal AYDIN'ın şiirlerini bulabilir misiniz ? teşekkür ederimmmmmm....:)


al 3 tane benden...

.:: Iclal Aydın Şiirleri ::.
Babama Selam Söyle

Karlı bir akşamdı ankara'da;
Son kez elele yürümüştük,
Bitmesin istediğimiz yola.
Kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık.
Yazarsın bana demiştin.
Bende yazarım sana sık sık.
Ağlıyordum....
Sen görmeyesin diye kaldırmıyordum başımı.
Elimi daha sıkı tuttun,
Anlıyordum....
Bu ayrılığa dayanmıyordu kalbim,
Öğrettiğim çiçek adlarını unutma dedin,
Kelebekleri kitap arasında kurutma,
Sık sık fotoğraf çektir, yolla bana,
Kitaplarım sana emanet,
İncitme kimseyi, kin büyütme kalbinde...
Beni bekle...
Yol bitti, gidiyordun artık;
Sokakta gördüklerimi, filmlerdeki aktörleri sen sandım bir süre,
Kin büyütmedim kalbimde söz vermiştim sana diye,
Kitaplarını okudum, kelebeklerine dokunmadım,
Öğrendiğim çiçek adlarına yenilerini ekledim,
En çok fesleğeni, çoban heybesini, akşam sefasını sevdim.
Seni beklerken çok şey öğrendim,
Yolunu gözlediğim, sevdiğim ilk adam...
Nasıl olsa bulacaktır diye, her görüşümde aynı sesle seslendim
Uçak, babama selam söyle!
Beni kötü rüyalardan uyandıran sevdiğim ilk adam...
Bir bilsen seni nasıl özledim...
Kar yağıyor şimdi, otuz yaşım bitti,
Kitapların bende, kelebekler gibi kar taneleri,
Kendi yolumda yürürken hiç unutmadım o cümleyi;
Selamını aldım babacığım,
Kin büyütmedim kalbimde....
Küçük kızının gözleri hala senin çiçeklerinde.
Uçak, babama selam söyle!
Uçak, babama selam söyle!

Canım Kızım

Canım Kızım;

Meğer sanaymış yolculuğum. Burgun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta.bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım. Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum, bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım..
Yalnızlık, yabancılık, haksızlık dünya kederleri bir olup yüklenmişlerdi bir gece kalbime. Balkona çıktım, dördüncü kattaydım.soğuk bir kıs gecesiydi. Demirleri tuttum caddeyi seyrettim ağlayarak. Göreceksin insan nasıl acır kendine böyle anlarda... Yüz yirmi dokuz numaralı otobüs geçiyordu ve bir kız köşedeki benzinciden çıkmış; elinde bira şişesi ağlıyordu, uzundu sacları.kaldırıma oturdu elindeki bira şişesini karşısındaki saat kulesine fırlattı. Saat oniki'ye on vardı ve belli ki ikimizinde canı çok yanmaktaydı...
Annem geldi aklıma bir Pazar dönüşü elimi avucunun içinde kavrayışı ve bana doğumumu anlatısı. Yalnızmış sancıları geldiğinde; çok korkmuş ya başaramazsa diye. Balkona çıkmış insanları seyretmiş başka kadınlarda çekti bu sancıyı diyerek ve başka insanların acılarından güç alarak doğuma girmiş. Doğduğumda yaptığı ilk şey saate bakmak olmuş. Saat öğlen oniki'ye on varmış. İşte böyle demiştim kendi kendime; buraya kadarmış. Sonra çilekli pastayı, çaldığım vişneleri, limonlu dondurmayı ne çok sevdiğimi düşündüm. Saclarımı uzatacaktım, para biriktirip yollara çıkacaktım ve bir daha hiç yirmi üç yaşında olmayacaktım. Büyük kararlardan önce mutlaka bir gece beklemeli eğer sabah aynıysa her şey o zaman düşünmeli bitirmeyi bir hikayeyi.. Ertesi gün güneşli bir sabahtı; çoktan düşmüştü ruhumun ve kederimin ateşi...
O günden sonra neler oldu bir bilsen...sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki. Çok korkuyorum severmisin acaba beni? İyi bir anne olabilecek miyim? Koruyabilecek miyim seni? Kalbimde ve zihnimde biriktirdiklerimi eksiksiz iletebilecek miyim sana?
Takvimler bir sonbahar çocuğu olacağını söylüyor. Annende sonbaharda doğmuş bir bebekti. Bu mevsim hüzünlüdür kızım ve çok sever güneşi.şuanda minicik tekmelerinle ben burdayım diyorsun. Gelişine az kaldı. Seni sevinçle beklerken odanı hazırlıyoruz hevesle.ama ne yazık ki odan kadar sessiz ve özenli bir ülkeye gelmiyorsun. İsterdim ki benim gördüklerime sen şahit olma ama onlar sana bile yetişti. Geleceği zamanı kendi seçen biri olarak güçlü ve bendende önde olacağını biliyorum umarım sende seversin karıncaları, kedileri ve kelebekleri. Ben babasını çok özleyen bir çocuktum dilerim sen ayrı kalmazsın seni sevinçle bekleyen babandan....
Anneler ve babalar tanıyacaksın bizden başka. Oğluna söz verdiği bisikleti alamadığında notalarla oğlunun adını yazan bıyıklı yorgun babaları, ya da kendi giyemediği mavi yirmi üç nisan elbisesini sabaha dek uyumadan kızına diken anneleri, sonra kendinden başkasını düşünmeyenleri, kendi öfkesinde boğulanları ve yalancıları tanıyacaksın. AŞk'ı tanıyacaksın bir gün, kalbim kırılacak ve belki kıracaksın birilerini... İyi bir tamirci ol kızım, çabuk onar kırdığın kalplere ve çaresiz kalma kendi kırık kalbine. Sen şimdi kendi öykünü yazmaya geliyorsun.
Hayat iki seçenek sunuyor: ya payına düşen kederi parlatacaksın; ya da ömrünle iyi geçinmeye bakacaksın. İkincisini tercih edersin umarım...
Bana öğretildiği gibi kızım; öğrendiğin çiçek adlarını unutma, kelebekleri kitap arasında kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi...
Dilerim dünyaya geliş nedenini sen çabuk bulursun.yolun acık olsun....

Ne Olacak Halim

Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım...
Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar,
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi,
Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi,
Sevdiklerin özlemi sardımı nicedir kalbini,
Pişman mısın başlamadıkların için, iç cekiyorsundur şimdi
Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala,
Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim,
Ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler.
En çok kimi özledin, en çok neyi bekledin?
Şimdi düşlediklerimin neresindesin...
Dedim ya.
Bu ikimizin hikayesi...
Islandımız bütün yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı,
Bizi buluşturan kaldırımları,
İşte bütün bunları bütün bunları yazıyorum.
Ben unutmadım diye
Hatırlıyormusun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
Hayatın gerceğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
Bir ağızdan söylediğimiz en kahraman cenkliği,
Büyürken vazgectiklerimizi yada vazgeçittirdikleri seyleri,
Ne Olacak Halim...
Çabuk mu büyüdük dersin
Biliyorum..
NE Olacak Halim...
Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir.
Neleri bırakmış olacağım birde,
Ne aşkları
Ne başlangıçları
Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi.
Biliyormusun...
Tek sorum var kendimle şimdi

Ahhh
Ne Olacak Şimdi Halim....


wallaa bazıı yerlerr birleşik olmuş ayırıwer sana zahmet cafede çalışıom

onunla uğraşçak zamanım yok ;)
 
semphatic' Alıntı:
Arkadaşlar bana İclal AYDIN'ın şiirlerini bulabilir misiniz ? teşekkür ederimmmmmm....:)

Babama Selam Söyle

Karlı bir akşamdı ankara'da;
Son kez elele yürümüştük,
Bitmesin istediğimiz yola.
Kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık.
Yazarsın bana demiştin.
Bende yazarım sana sık sık.
Ağlıyordum....
Sen görmeyesin diye kaldırmıyordum başımı.
Elimi daha sıkı tuttun,
Anlıyordum....
Bu ayrılığa dayanmıyordu kalbim,
Öğrettiğim çiçek adlarını unutma dedin,
Kelebekleri kitap arasında kurutma,
Sık sık fotoğraf çektir, yolla bana,
Kitaplarım sana emanet,
İncitme kimseyi, kin büyütme kalbinde...
Beni bekle...
Yol bitti, gidiyordun artık; gittin
Sokakta gördüklerimi, filmlerdeki aktörleri sen sandım bir süre,
Kin büyütmedim kalbimde söz vermiştim sana diye,
Kitaplarını okudum, kelebeklerine dokunmadım,
Öğrendiğim çiçek adlarına yenilerini ekledim,
En çok fesleğeni, çoban heybesini, akşam sefasını sevdim.
Seni beklerken çok şey öğrendim,
Yolunu gözlediğim, sevdiğim ilk adam...
Nasıl olsa bulacaktır diye, her görüşümde aynı sesle seslendim
Uçak, babama selam söyle!
Beni kötü rüyalardan uyandıran sevdiğim ilk adam...
Bir bilsen seni nasıl özledim...
Kar yağıyor şimdi, otuz yaşım bitti,
Kitapların bende, kelebekler gibi kar taneleri,
Kendi yolumda yürürken hiç unutmadım o cümleyi;
Selamını aldım babacığım,
Kin büyütmedim kalbimde....
Küçük kızının gözleri hala senin çiçeklerinde.
Uçak, babama selam söyle!
Uçak, babama selam söyle!


İclal Aydın

Canım Kızım


Canım Kızım;

Meğer sanaymış yolculuğum. Burgun kendime neden yasadığımı sordum; bir anlamı olmalıydı basımdan gecen onca şeyin; bir karşılığım olmalıydı hayatta.bu soruyu sorduğumda kendime yirmi üç yasındaydım. Ellerim yaslanmamıştı henüz ama soluk soluğa kalmış yorgun bir çocuktum, bildiğim her şeyden, herkesten uzaktaydım..
Yalnızlık, yabancılık, haksızlık dünya kederleri bir olup yüklenmişlerdi bir gece kalbime. Balkona çıktım, dördüncü kattaydım.soğuk bir kıs gecesiydi. Demirleri tuttum caddeyi seyrettim ağlayarak. Göreceksin insan nasıl acır kendine böyle anlarda... Yüz yirmi dokuz numaralı otobüs geçiyordu ve bir kız köşedeki benzinciden çıkmış; elinde bira şişesi ağlıyordu, uzundu sacları.kaldırıma oturdu elindeki bira şişesini karşısındaki saat kulesine fırlattı. Saat oniki'ye on vardı ve belli ki ikimizinde canı çok yanmaktaydı...
Annem geldi aklıma bir Pazar dönüşü elimi avucunun içinde kavrayışı ve bana doğumumu anlatısı. Yalnızmış sancıları geldiğinde; çok korkmuş ya başaramazsa diye. Balkona çıkmış insanları seyretmiş başka kadınlarda çekti bu sancıyı diyerek ve başka insanların acılarından güç alarak doğuma girmiş. Doğduğumda yaptığı ilk şey saate bakmak olmuş. Saat öğlen oniki'ye on varmış. İşte böyle demiştim kendi kendime; buraya kadarmış. Sonra çilekli pastayı, çaldığım vişneleri, limonlu dondurmayı ne çok sevdiğimi düşündüm. Saclarımı uzatacaktım, para biriktirip yollara çıkacaktım ve bir daha hiç yirmi üç yaşında olmayacaktım. Büyük kararlardan önce mutlaka bir gece beklemeli eğer sabah aynıysa her şey o zaman düşünmeli bitirmeyi bir hikayeyi.. Ertesi gün güneşli bir sabahtı; çoktan düşmüştü ruhumun ve kederimin ateşi...
O günden sonra neler oldu bir bilsen...sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki. Çok korkuyorum severmisin acaba beni? İyi bir anne olabilecek miyim? Koruyabilecek miyim seni? Kalbimde ve zihnimde biriktirdiklerimi eksiksiz iletebilecek miyim sana?
Takvimler bir sonbahar çocuğu olacağını söylüyor. Annende sonbaharda doğmuş bir bebekti. Bu mevsim hüzünlüdür kızım ve çok sever güneşi.şuanda minicik tekmelerinle ben burdayım diyorsun. Gelişine az kaldı. Seni sevinçle beklerken odanı hazırlıyoruz hevesle.ama ne yazık ki odan kadar sessiz ve özenli bir ülkeye gelmiyorsun. İsterdim ki benim gördüklerime sen şahit olma ama onlar sana bile yetişti. Geleceği zamanı kendi seçen biri olarak güçlü ve bendende önde olacağını biliyorum umarım sende seversin karıncaları, kedileri ve kelebekleri. Ben babasını çok özleyen bir çocuktum dilerim sen ayrı kalmazsın seni sevinçle bekleyen babandan....
Anneler ve babalar tanıyacaksın bizden başka. Oğluna söz verdiği bisikleti alamadığında notalarla oğlunun adını yazan bıyıklı yorgun babaları, ya da kendi giyemediği mavi yirmi üç nisan elbisesini sabaha dek uyumadan kızına diken anneleri, sonra kendinden başkasını düşünmeyenleri, kendi öfkesinde boğulanları ve yalancıları tanıyacaksın. AŞk'ı tanıyacaksın bir gün, kalbim kırılacak ve belki kıracaksın birilerini... İyi bir tamirci ol kızım, çabuk onar kırdığın kalplere ve çaresiz kalma kendi kırık kalbine. Sen şimdi kendi öykünü yazmaya geliyorsun.
Hayat iki seçenek sunuyor: ya payına düşen kederi parlatacaksın; ya da ömrünle iyi geçinmeye bakacaksın. İkincisini tercih edersin umarım...
Bana öğretildiği gibi kızım; öğrendiğin çiçek adlarını unutma, kelebekleri kitap arasında kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi...
Dilerim dünyaya geliş nedenini sen çabuk bulursun.yolun acık olsun....

Annen


İclal Aydın

Masallar

Daha uyanmamalıydık masallardan.Ne zaman bitti o eşsiz ormanlar, yollar? ne zaman ayrıldı yolları şehzade ile ipek kızın? ve ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan? Ne zaman yoruldu aladdin lambasını ovmaktan? iyilik perileri, sevimli cinler şimdi neredeler? Daha uyanmamalıydık...Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde.Bir şey oldu, bir yerlerde.Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha.Belki anlatılacak masalımız kalmadı, çabuk yordu hayat bizi.Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu, Kaf dağının ardındaki o gizemli ülke, lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının başkaldıran sevdası.Nasıl özlüyoruz geçmişi...Neden özler ki insan? Hele birde mutsuz bir çocuksanız...Çocuktuk çünkü.İnanıyorduk.Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık.Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat.İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk.Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak...


İclal Aydın

Ne Olacak Halim

Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım...
Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar,
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi,
Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi,
Sevdiklerin özlemi sardımı nicedir kalbini,
Pişman mısın başlamadıkların için, iç cekiyorsundur şimdi
Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala,
Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim,
Ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler.
En çok kimi özledin, en çok neyi bekledin?
Şimdi düşlediklerimin neresindesin...
Dedim ya.
Bu ikimizin hikayesi...
Islandımız bütün yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı,
Bizi buluşturan kaldırımları,
İşte bütün bunları bütün bunları yazıyorum.
Ben unutmadım diye
Hatırlıyormusun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
Hayatın gerceğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
Bir ağızdan söylediğimiz en kahraman cenkliği,
Büyürken vazgectiklerimizi yada vazgeçittirdikleri seyleri,
Ne Olacak Halim...
Çabuk mu büyüdük dersin
Biliyorum..
NE Olacak Halim...
Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir.
Neleri bırakmış olacağım birde,
Ne aşkları
Ne başlangıçları
Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi.
Biliyormusun...
Tek sorum var kendimle şimdi

Ahhh
Ne Olacak Şimdi Halim....

Seni Seviyordum

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsarmı aynı gözleri

SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesden başkaydı işte...

Güldüğü zaman yukarıya bakardı;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...

Ne güzeldiler sen bilmiyordun...

BEN SENİ SEVİYORDUM...

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalıyordu

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteliyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk...

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kızmızıydı bütün karanfiller...

Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları

Derken bir gün uzaktan gördüm seni...

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zaman ki gibi...

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...


İclal Aydın

Kar

Kar
Karlı bir aksamdı Ankara da
Son kez elele yürümüştük
Bitmesin istediğim yola kısacık beraberliğimizin bütün anılarını sığdırmıştık...
Yazarsın bana demiştin bende yazarım sana sık sık,
Ağlıyorum,
Sen görmeyesin diye kaldırmıyordum başımı
Elimi daha sıkı tuttun
Anlıyordum
Bu ayrılığa dayanmıyordu kalbim.
Öğrettiğim çiçek adlarını unutma dedim,
Kelebekleri çiçek arasında kurutma,
Sık sık fotoğraf çektir yolla bana,
Kitaplarım sana emanet, incitme kimseyi, kin büyütme kalbinde beni bekle.
Yol bitti gidiyordun artık,
Gittin!
Sokakta gördüklerimi filmdeki aktörleri sen sandım bir süre,
Kin büyütmedim kalbimde söz vermiştim sana diye,
Kitaplarını okudum kelebeklere dokunmadım,
Öğrendiğim çicek adlarına yenilerini ekledim,
En çok fesleğeni, çoban heybesini, aksam sefasını sevdim.
Seni beklerken çok sey öğrendim,
Yolunu gözlediğim, sevdiğim ilk adam
Nasılsa bulacaktır seni diye her görüşümde aynı sesle seslendim;

Uçak babama selam söyle,

Beni kötü rüyalarımdan uyandıran, sevdiğim ilk adam bir bilsen!
Seni nasıl özledim.
Kar yağıyor şimdi otuz yaşım bitti.

Kitapların bende, kelebekler gibi kar taneleri,
Kendi yolumda yürürken hiç unutmadım o cümleyi;
Selamını aldım babacığım
Kin büyütmedim kalbimde,
Küçük kızının gözleri;
Hala senin çiceklerinde.
Uçak!
Babama selam söyle..

Gel
GEL
Her şarkının içinde ben seni görürüm Sevdan bir nefes çekmezsem ölürüm Sabır kalmadı içimde Dertler yaş oldu gözümde O yokluk denizinde boğulmadan GEL! Sensiz isyan ettim her an Dünyam kahır,dünyam zindan Yine başım duman duman Olmadan GEL! Bu koskocaman dünyada,sensiz yapayalnız kaldım. Sabır kalmadı içimde Dertler yaş oldu gözümde Bu hasretlik denizinde boğulmadan GEL!


İclal Aydın

Masallar

Daha uyanmamalıydık masallardan.Ne zaman bitti o eşsiz ormanlar, yollar? ne zaman ayrıldı yolları şehzade ile ipek kızın? ve ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan? Ne zaman yoruldu aladdin lambasını ovmaktan? iyilik perileri, sevimli cinler şimdi neredeler? Daha uyanmamalıydık...Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde.Bir şey oldu, bir yerlerde.Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha.Belki anlatılacak masalımız kalmadı, çabuk yordu hayat bizi.Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu, Kaf dağının ardındaki o gizemli ülke, lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının başkaldıran sevdası.Nasıl özlüyoruz geçmişi...Neden özler ki insan? Hele birde mutsuz bir çocuksanız...Çocuktuk çünkü.İnanıyorduk.Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık.Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat.İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk.Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak...

İclal Aydın
 
çokk merakk ediom neye göre teşekkkür edionuz emeğe sayıyamı

yaa maksadım teşekkür edilen delisi olmak deill ama gerçekten merkak ediorumm bunu

not : kimseye kasıtlıı yazmadım
 
dimmu borgir- stormblast albümünün şarkı sözlerini bulabilirsen çok sewinirim... ing. we türkçe olarak olursa daha güsel olar;)

simdiden tsklerr...........
 
1. Alt Lys Svunnet Hen

Glinsende månelys ovenfor driver
Frostlagte stier viser vei
Svarte sjeler farer henover natten
Inn gjennom skodde heim

Alt har svartnet
Alt lys er svunnet hen
Lødig trer vi nå inn i Riket
I minne om at våre spor blir fulgt

Omgitt av sorgens dis
Skrider ferden frem
Som en skare av likkledde skrømt
Vandrer vi jervens hjem

Brisen fører oss over norske myrer
Forbi hver en tåkegrend
Med hatet i våre harme sinn
Reiser vi for aldri å komme igjen

[English translation:]

[All Light Has Faded Away]

Glimmering moonlight drifting up above us
Paths covered with frost leads the way
Black souls now travel through the night
In through the valley of fog

All has blackened
All light has faded away
Pure we now enter the kingdom
Remembering that our tracks will be followed

Surrounded by sorrow's haze
The journey moves on
As a band of corpse-dressed ghouls
We wander the wolverine's home

The breeze takes us over Norwegian marshes
Past every misty hamlet
With the hate in our angry minds
We now leave for never to return


2. Broderskapets Ring

Kom unge bror
Skjenk oss din rene ungdom
Legg ditt liv i våre hender
Kjemp vår krig med oss

La vare sorger formørke ditt sinn
La din sjel slites
Føl natten som legger seg rundt deg
Glem all kjærlighet

Ingen tårer skal fylle dine netter
Tre inn i broderskapets ring
Ingen svakhet skal du finne i din sjel
Styrken skal vandre ved din side

Kom
Del ditt hat med oss
Forlat ditt svake legeme
La deg ei forvirres av vakre ord
I Døden finnes all makt

[English translation:]

[Ring Of The Brotherhood]

Come young brother
Give us your pure youth
Lay your life in our hands
Fight our war with us

Let our sorrows darken your mind
Let our soul be torn apart
Feel the night wrap itself around you
Forget all love

No tears shall fill your nights
Enter the ring of Brotherhood
No weakness shall be found in your soul
Strength shall wander by your side

Come
Share your hate with us
Leave your weak body
Do not be bewildered by enchanting words
In death lies all power


3. Når Sjelen Hentes Til Helvete

Følg
Følg etter
Til Ondskapens hall vi drar!
Der det vendte kors pryder ferden!
Av Mørkets Allmektighet!

På kristi flesk vi spytter!
La det råtne!
Et symbol på godhettens bortgang!
Et skuespill der endes!

Bring frem vårt indre sinne!
Vis veien for vårt hat!
Skjend guds sjeler til evig pine!
I Ondskapens paradis er de dine!

[English translation:]

[When The Souls Are Brought To Hell]

Follow
Follow us
Through the hall of evil we travel!
Where the inverted cross leads the journey!
From the Omnipotence of darkness!

On the flesh of Christ we spit
Let it rot!
A symbol of disappearance of goodness
A play that is ended

Bring forth our inner anger!
Show the way for our hatred!
Give eternal suffering to God's souls!
In the paradise of evil they are yours!


4. Sorgens Kammer / Sorgens Kammer - Del II

[Sorgens Kammer]

[Instrumental]

[Sorgens Kammer - Del II (released on "Stormblåst"'s re-release (2005)]

Minnenes ekko stiller timen
Kneblet i tungsinnets lenker faller jeg ifra
Ikke lenger vil jeg være boltet fast i vemodighetens anker
Men endelig få lengselens slukket - Etter å dra

Drakk jeg for meget av livshåpets krus
Tok jeg gledens forfengelighet for gitt
For min strid mot tomhetens smerte - Denne dødsangstens rus
Er det eneste ene igjen - Som er mitt

I min ensomhet vet jeg likevel
At jeg ikke har noen andre å takke enn meg selv
Derfor er jeg rolig når
Repet strammer rundt min nakke

Stumme viner kan ei gi trøst
Menigmann i gravkorets forsamling vil aldri fatte
Det landet av fortapelse
Jeg egenhendig skapte

Denne intense dragning mot dødens portaler
(Har jeg som) En vandrende studie i gråtkvalt messe-noir
Behersket siden tidens morgen
Men noe jeg aldri lot slippe taket - Var sorgen

[English translation:]

[Chambers Of Sorrow]


5. Da Den Kristne Satte Livet Til

Min sjel den glødet
Og mitt sinn det lengtet
Etter å få fatt i en kristen faen
I det kalde mørket jeg ventet med vinden
Det ulte som besatt av fanden

Jeg ventet
Åh, som jeg ventet
Tiden virket som evig
Men endelig fikk jeg øye på stakkar'n
Jeg hevet min knyttede neve
Og skrek

Svake kristne!
Dø i natt!
Jeg skal flerre din sjel i to!
Du skal føle makten jeg har fått av mørket!
Din tid er omme!
Også din tro!

…også din tro…!

Be om nåde du stakkars faen
Og min latter skal atter runge
Høyt i nattens kulde
Der frosten fryser din siste
Tåre…

Svake kristne!
Du døde i natt!
Med et kraftig hugg tok jeg din skalle!
En blodig slakt som til syvende og sist
Hvis stemmer(vil)for alltid i Dødsriket gjalle!

[English translation:]

[When The Christian Lost His Life]

My soul did glow
And my mind did yearn
To get hold of a Christian fuck
In the cold darkness I waited with the wind
It howled as if possessed by the devil

I waited
Ahh, I waited!
Time seemed eternal
But finally I got sight of a poor one
I raised my clenched fist
And screamed

Weak Christian!
Die tonight!
I shall tear your soul apart!
You will feel the poor I was granted from darkness!
Your time has come!
So has your faith's time...

...so has your faith
Pray for mercy you pitiful fuck
And my laughter shall once again resound
Loud in the cold of the night
Where frost will freeze your last...
Tear...

Weak Christian!
You died tonight!
With a might blow I cracked your skull
A bloody slaughter
From which voices will forever resound in the Kingdom of darkness


6. Stormblåst

Gjennom tideløse morkne drømmer
I fuktig høstvind ober landstrakte vidder
Mot Sorias fjellheim
Kommer jeg, en fandens ridder

Glatt er runen på det høye fjell
Gnidd vekk av regn og vind
Dragende kraft av ondskap lurer
Her ved trollheims muldne grind
Fortumlet av dette mørke byggverk
Med røvet gull fra lyets pakt
Brukt som spott til å senke
Deres murer

Vi grunder over dette riket
Så vakkert fylt med tideløs skumring
Som en stjerne i tomsindighetens juv
Det bringer frem en nattlig mimring
Over tanker fra en vissen tid

Drott til himmels er det reist
Av tidens endeløse svarte minner
Stormblåst ut av det sorte indre
Har bergflint rullet fra mo til kneist
Undring og angst samler seg i natten
I mørket som ruver om spiret
For ingen dag kan veien hit
Intet lys kan luske frem

Der sorg har beseiret alle gleder
Og bygd et land på menneskets jord
Fylt med isklad prakt og heder

[English translation:]

[Storm Blown]

Through timeless, decayed dreams
In a moist autumn wind over deserted plains
Against Sorias mountains
I come, a Devil's Knight

Smooth is the rune on the high mountain
Washed away by rain and winds
Enchanting force of evil lurks
Here at Trollhome's moudly gate
Perplexed by the dark building
Made of stolen gold from the pact of light
Used as mockery to make their walls fall

We ponder over this kingdom
So beautiful, filled with timeless dusk
As a star in the gorge of emptiness
Brings forth a nightly wondering
Over thoughts from a long gone time

Straight to the sky it is erected
From the endless black memories of time
Storm blown out of the black inner
Has rock rolled from heath to bottom
Wondering and anxiety gather in the night
In the darkness looming about the spire
For no day knows the way here
No light can sneak in

Where sorrow has conquered all joy
And built a land on human's earth
Filled with ice-cold splendor and glory


7. Antikrist

Stig opp på min trone bleke lik

Fall på kne ærbødiget foran mine føtter
Ta imot mitt kalde kyss på din panne
Jeg har lagt veien som fører til Helvete klar

Løft deres sverd til kamp, stolte menn
La massakeren begynne i dag
Hogg hodet av hver kristen
Og voldta deres kvinner og barn

Hvert kristenkors du finner skal du vende om
Hver en bygning som bærer guds navn skal brenne
Hver en kristenmanns grav skal vi skjende

Hver natt skal du våkne med ett skrik
Og kjenne blodet som brenner dypt i deg
Hver natt skal du rave som en sanseløs i gaten
Og utslette hvert et tegn du ser til liv

Hør min tale menneskedyr
Mine ord er din fremtid
Jeg er Satans legemlige gjørelse
Jeg er din herre

Jeg er ondskapen
Jeg er antikrist

[English translation:]

[Antichrist]

Step on to my throne pale corpse
Fall to your knees in respect before my feet
Accept my cold kiss on your forehead
I've laid the path leading to hell

Lift your swords for battle,
Proud men
Let the massacre begin today
Decapitate every Christian
And rape their women and children

Every Christian cross you find, you shall turn
Every building under God's name shall burn
Every Christian man's grave shall be desecrated

Every night you shall awaken human beast
And feel the blood burning like fire inside you
Every night you shall rave like a mad in the streets
And annihilate every sign of life

Hear my speech human beast
My words are your future
I am the embodiment of Satan
I am your master

I am evil
I am Antichrist


8. Dødsferd

I det mørkeste mørke troner jeg
I mine slaer trer stillheten frem
Faldne engler vokter mine porter

I dødsdalens øde skjønnhet
Har min sjel vandret vill
Mens mørket og sorgen rådet
Tentes hatets flammende ild

I nattens sorte stillhet
Trer mitt tause frem
I mørket flammer et likbål
Nok en sort sjel har vendt hjem
I stillhet følger vi ferden
Til vår sorgsvarte bror
Og ingen tårer faller
Da aske forenes med jord
Vi skal all dele hans skjebne
Vi skal alle følge vår venn
Da Dommedag's klokker ringer
Skal vi alle komme igjen

For å herske

[English translation:]

[Journey Of Death]

In the darkest of darkness I intone
In my halls silence steps forth
Fallen angels are guarding my gates

In the beauty of valley of death
My soul has gone astray
While darkness and sorrow ruled
The fire of hate was lit

In the black silence of the night
My silence self steps forth
In the darkness a corpse burns
Another black soul has returned(home)
In silence we observe the journey
The journey of our sorrow-black brother
And no tears fall
When ashes are united with dust
We shall all share his fate
We shall all follow our friend
When the bells of judgementday chimes
We shall all return
To rule


9. Vinder Fra En Ensom Grav

En høyreist ridder vender hjem
Over himmel til himmel på en selvgjort bro
Fra den endelige tvekamp mot lysets prest
For nå til sist å gå til ro

Se der i fjellbrisens indre
Hvor dets liv har søkt ly for en sol
Som omsider vil mørkne med den evige natt
Og hindre en verden i (å) blomstre og gro

Se der i øyets satire
Hvor rester av godhet jages på flukt
Og vindes vekk i en åpen grav
Til den siste tenning av lys er slukket

Med kraftige hugg i menneske skaller
Frydes den rytter i årvåken dis
Himmelhøyt, vandrende over sin stjerne
Skottende på en jord dekket i is

Over utallige faldne menn
Som sådde livets spirende korn
Streifer han vekk fra den siste krig
Den mektigste fyrste, den blodige torn

[English translation:]

[Winds From A Lonely Grave]

A proud knight returns home
From heaven to heaven on a self-made bridge
From the endless battle against the pries of light
And now he shall rest

See into the inner of the mountain breeze
Where its life has sought shelter for a sun
Which in end will go dark with the eternal night
And prevent our world from blooming and growing

See the satire of the eye
Where remains of good is chased away
And is blown away in an open grave
Until the last light has been put out

With powerful blows to human's heads
The knight rejoice in a dark mist
High as the sky, wandering over his own star
Glaring at a world covered with ice

Over innumerable fallen man
Who sowed the growing seed of life
He wanders away from the last war
The might prince, the bloody thorn


10. Gud's Fortapelse - Åpenbaring Av Dommedag

Hengitt er vi
Til Mørkets keiser
Den allmektiges kraft
(Som) Fører vårt sinn
I kamp
Mot godhet og løgn

Dog fiendens hær er fattig
Er den stor
Men vi skal ta dem alle
Og hente dem inn
En etter en

Det håp de ser i gud
Skal forsvinne i et hav av torner
De torner deres falske frelser
Engang følte spikret i sin skalle

Himmelen skal rakne
Og en fandens torden
Skal buldre å brake
Hans krefter vil røyne
Der Mørkets front
Beseirer lystes pest

Øyne vil renne i sorg
Når de innser (at) deres gud
Ikke lenger kan hjelpe
Det håp de så i gud
Er svunnet og vekk for alltid

De følger nå sin falske felser
Som fortsatt er bærer av en krone
Med torner
Men konge ble han ikke

[English translation:]

[God's Damnation-revelation Of The Judgment Day]

Devoted are we
To the emperor of the dark
The power of the almighty
(Which)leads our minds
Into battle
Against the good and their lies

Though the enemy's army is poor
It is big
But we shall take them all
Gather them up
One by one

The hope they saw in God
Shall I disappear in an ocean of thorns
The thorns their fake messiah
Once felt nailed to his skull

Heaven shall be torn
And a fucking thunder
Shall boulder and roar
His powers will go weak
Where the front of dark
Conquer the plague of light

Eyes will run in sorrow
When they realize (that) their god
No longer can help
The hope they found in God
Is gone and so it shall be forever

Now they follow their fake salvator
Who still carries a crown of thorns
But king he never became


11. Avmaktslave

[Released on the "Stormblåst"'s re-release (2005)]

Stanken fra den uransaklige vei
Hvor forkynnelse og falsk forhåpning er åte
Trenger igjennom som en bitterhetens gave
Og befrukter den menneskelige råte

Som en slave i avmakthetens tilstand
Råder ei annet enn nederlagsbekjennelse

Retrett
Du har ei livets rett
Retrett
Du har ei livets rett

For ignoreres Dyret og idolets tegn
Vil straff omsider den skyldige bifalle

Denne fromme paktens skadelige innavl
Søker tilflukt i edens hage
Hvorpå en stolt ren og rakrygget herre
Ikke like lett lar seg belage

Retrett
Du har ei livets rett
Retrett
Du har ei livets rett

Så når dommedagstorden endelig runger
Kan menneskets fantasibilde avdukes
Alle og enhver med gudfryktig hunger
Vil tape ansikt og slukes


BAŞKA İSTEK?????? biraz geç oldu yeni gördüm
 
arkadaşlar------------ Ege Çubukçu-yaz geldi ---------------- sözlerini bulursanız sevinirim. şimdiden tşkler...
 
--M-c--' Alıntı:
arkadaşlar------------ Ege Çubukçu-yaz geldi ---------------- sözlerini bulursanız sevinirim. şimdiden tşkler...



Kafan yüksek bedenin esnek
Hadi söyle, Ghetto Party ne demek
Ghetto Party demek, uçmak demek bebek
Kadehler havada Hey Dj
Ritmi parlat yoluna girer hersey
Plagini seç bir scratch, nakarata geç
Hey Dj, Hey Dj

Nakarat

Metin 'Bela' Göktel :
Her Jack'in ardindan bir Tequila
Beni böyle hatirla,
Satirla kovalarim seni vermezsen bana kalbini
Dandini dastana
Uyuyanlar bostana
Biz gideriz Club'a sallanir ama düz gider araba
Yokusta bir vurusta, göbeginden akar damla, damla
Elin omzumda benimkisi belde
Hele benimle kuytu köselere gel de
Derdinin dermani bende
Omzumdaki ellerin kemerde
Seksi, seksi önümde dans etti
Fizigi endami ve her yeri
Yavas, yavas indirdi perdeyi
Alev, alev yakti cazibesi
Nakarat

Yaz Geldi her gece kulüpte hadi
Az Geldi vur sisenin dibine
Gaz Geldi atla dans pistine hadi
Bir Bacardi, gecenin vakti, Ghetto Party

Hook :

Eger bu gece sicaksa; Yaz Geldi
Kulüpte dostlarinla; Yaz Geldi
Elinde bir Bacardi; Yaz Geldi
Altinda dans pisti; Yaz Geldi

(Debbie)

(Bu gece çok sicak) Yaz Geldi
(Kulüpte dostlarimla) Yaz Geldi
(Elimde bir Bacardi) Yaz Geldi
(Altimda dans pisti) Yaz Geldi

Nakarat

Yaz Geldi her gece kulüpte hadi
Az Geldi vur sisenin dibine
Gaz Geldi atla dans pistine hadi
Bir Bacardi, gecenin vakti, Ghetto Party
 
fletch slipknota laf yok ya ben türkçe bi grubun isticem şarkının bi noktasını anlayamadım hala:

giyotinden hapishane şarkısının sözlerini istiorum bi noktada ses çok boğuklaşıo anlayamadım bi türlü bide cradle of filth'ten nymphetamine (valla cradle her yerde bulunur sizi test etmeye geldim bakıım çalışıonuzmu) giyotin çok önemli bulursanız sevinirim:p
 
Nymphetamine

Evanescent like the scent of decay
I was fading from the race
When in despair, my darkest days
Ran amok and forged her face
From the fairest of handmaidens to
A slick perverted wraith

Nymphetamine

Heaving midst narcissus
On a maledict blanket of stars
She was all three wishes
Sex, sex, sex

A lover hung on her death row
I was hooked on her disease
Highly strung like Cupid's bow
Whose arrows hungered meat
And the blinding flare of passion
In the shade of narrow streets
Where their poison never rationed
All the tips they left in me

Two tracks
Bric-a-brac
Something passed between us
Like a bad crack
Upward-lit
I'd met another kind

Of rat
In fact
With every rome inside me
Licked and ransacked
She haunted at the corners of my mind

In black
Cataracts
Wouldn't whitewash away
Her filthy smoke stack
She burnt me like a furnace
For my future suicide

Lead to the river
Midsummer, I waved
A 'V'' of black swans
On with hope to the grave
All through Red September
With skies fire-paved
I begged you appear
Like a thorn for the holy ones

Cold was my soul
Untold was the pain
I faced when you left me
A rose in the rain
So I swore to the razor
That never, enchained
Would your dark nails of faith
Be pushed through my veins again

Bared on your tomb
I'm a prayer for your loneliness
And would you ever soon
Come above unto me?
For once upon a time
From the binds of your lowliness
I could always find
The right slot for your sacred key

Six feet deep is the incision
In my heart, that barless prison
Discolours all with tunnel vision
Sunsetter
Nymphetamine
Sick and weak from my condition
This lust, a vampyric addiction
To her alone in full submission
None better
Nymphetamine

Nymphetamine, nymphetamine
Nymphetamine girl
Nymphetamine, nymphetamine
My nymphetamine girl

Wracked with your charm
I am circled like prey
Back in the forest
Where whispers persuade
More sugar trails
More white lady laid
Than pillars of salt

Fold to my arms
Hold their mesmeric sway
And dance her to the moon
As we did in those golden days

Christening stars
I remember the way
We were needle and spoon
Mislaid in the burning hay

Bared on your tomb
I'm a prayer for your loneliness
And would you ever soon
Come above unto me?
For once upon a time
From the binds of your lowliness
I could always find
The right slot for your sacred key

Six feet deep is the incision
In my heart, that barless prison
Discolours all with tunnel vision
Sunsetter
Nymphetamine
Sick and weak from my condition
This lust, a vampyric addiction
To her alone in full submission
None better
Nymphetamine

Sunsetter
Nymphetamine (Nymphetamine)
None better
Nymphetamine

Two tracks
Bric-a-brac
Something passed between us
Like a bad crack
Upward-lit
I'd met another kind

Of rat
In fact
With every rome inside me
Licked and ransacked
She haunted at the corners of my mind

In black
Cataracts
Wouldn't whitewash away
Her filthy smoke stack
She burnt me like a furnace
For my future suicide


Giyotini de araştırıyorum inşaallah bulurum :(
 
Geri
Üst