bLaDe™
Banned
Fenerbahçe'nin Galatasarayı 6-0 yendiği maçtan sonra sokağa çıkmaya utanan Arif'in aklına bir fikir gelmiş ve kadın kılığına girerek dışarı çıkmış.Bir cafeye girip oturmuş.Yanına yaşlı bir kadın gelerek Arif Naber demiş.Arif beni tanıdı diyerek apar topar kaçmış.
Ertesi gün yine kılık değiştirmiş ve cafeye gitmiş.Aynı yaşlı kadın yanına gelip Arif naber demiş.Arif yine kaçmış. Bu sefer Arif çok farklı bir kılıkta gelmiş cafeye kadın gelmiş yine Arif naber demiş.Arif merak etmiş;
Ya sen beni nereden tanıyorsun demiş Yaşlı kadında;
Oğlum Ben Bülent
_________________
Mütevazi Berber
Bakanlıklar Caddesinde mütevazi bir berber dükkani... Mütevazi ama ünlü bir berber dükkanı... Fikret usta yıllardır müşterilerini aynı mekanda tıraş etmekte...
Günün birinde kapı açılır. İçeri giren müşteri Aziz Yıldırım’dır.
-Acelem var...! der.. Saçlarımı şöyle bir düzeltir, sakal tıraşımı yeniler misin ? Önemli bir randevum var , geç kaldim.
Fikret usta mesleğine özgü maharetini sergiler, bir çırpıda saç-sakal tıraşını bitiriverir.
- “Eline sağlık usta. Borcum ne kadar?”
diye sorar gayet memnun bir biçimde Aziz Yıldırım.
- “Aaaa, olur mu? Siz koskoca Fenerbahçe başkanısınız. Sizden para almam söz konusu olamaz...Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana. Kesinlikle almam.”
Israr falan nafile. Tekrar tekrar teşekkür eder, dükkandan ayrılır Aziz Yıldırım.
Fikret usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kepengin hemen önünde koca bir paket ve pakete iliştirilmiş bir zarf bulur. Pakette 15 adet sarı-lacivert forma, zarfta ise 15 adet 100 Dolarlik banknot vardir. Mutlu mutlu kafasını iki yana sallar Fikret usta,
-“Ne gereği vardı” der
Aradan bir kaç gün geçmiştir, dükkanının kapısı açılır. İçeri giren müşteri Süleyman Seba’ dır.
-“Şeyyy” der. “Acelem var...! Saçlarımı şöyle bir düzeltir, sakal tıraşımı yeniler misin ? Bıyıklarıma dokunma . Önemli bir randevum var , geç kaldım.”
Fikret usta mesleğine özgü maharetini sergiler, bir çırpıda saç-sakal tıraşını bitiriverir.
-“Eline sağlık usta...Borcum ne kadar?” diye sorar gayet memnun bir biçimde Süleyman Seba.
-“Aaaa, olur mu? Siz Beşiktaş’lıların onursal başkanısınız. Türk sporuna hizmet etmiş çok değerli bir insansını, sizden para almam söz konusu olamaz. Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana. Kesinlikle almam.”
Israr falan nafile. Tekrar tekrar teşekkür eder, dükkandan ayrılır Süleyman Seba.
Fikret usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kepengin hemen önünde küçük bir paket ve pakete iliştirilmiş bir zarf bulur. Pakette 15 adet BJK rozeti, zarfta ise 15 adet 1'er milyonluk Türk Lirasından toplam 15 Milyon TL vardır. Mutlu mutlu kafasını iki yana sallar Fikret usta,
-“Ne gereği vardı. Hemde emekli maaşından” der
Tesadüf bu ya. Aradan bir kaç gün daha geçmiştir,dükkanın kapısı aralanır. İçeriye giren müşteri Özhan Canaydın’dır.
-“Çok acelem var!” der... Bir yandan da telaşlı telaşlı saatine bakmaktadır.
-“Saçlarımı şöyle bir düzeltir, sakal tıraşımı yeniler misin ? Önemli bir randevum var , geç kaldım.”
Fikret usta hemen ise koyulur, mesleğine özgü maharetini sergiler, bir çırpıda saç-sakal tıraşını bitiriverir.
-“Bravo sana usta...Dedikleri kadar hızlıymışsın... Borcum ne kadar?
diye sorar gayet memnun bir biçimde Özhan Canaydın.
-“Aaaa, olur mu? Siz koskoca UEFA şampiyonu Galatasaray'ın başkanısınız. Sizden para almam söz konusu olamaz. Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana. Kesinlikle almam....”
-“Peki usta...Nasıl istersen.” Der ve aceleyle berber dükkanından ayrılır Özhan Canaydın.
Fikret usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kepengin hemen 15 adet Galatasaray yöneticisi sıra beklemektedir.
--------------
kimsecikler alinmasin tmm
Ertesi gün yine kılık değiştirmiş ve cafeye gitmiş.Aynı yaşlı kadın yanına gelip Arif naber demiş.Arif yine kaçmış. Bu sefer Arif çok farklı bir kılıkta gelmiş cafeye kadın gelmiş yine Arif naber demiş.Arif merak etmiş;
Ya sen beni nereden tanıyorsun demiş Yaşlı kadında;
Oğlum Ben Bülent
_________________
Mütevazi Berber
Bakanlıklar Caddesinde mütevazi bir berber dükkani... Mütevazi ama ünlü bir berber dükkanı... Fikret usta yıllardır müşterilerini aynı mekanda tıraş etmekte...
Günün birinde kapı açılır. İçeri giren müşteri Aziz Yıldırım’dır.
-Acelem var...! der.. Saçlarımı şöyle bir düzeltir, sakal tıraşımı yeniler misin ? Önemli bir randevum var , geç kaldim.
Fikret usta mesleğine özgü maharetini sergiler, bir çırpıda saç-sakal tıraşını bitiriverir.
- “Eline sağlık usta. Borcum ne kadar?”
diye sorar gayet memnun bir biçimde Aziz Yıldırım.
- “Aaaa, olur mu? Siz koskoca Fenerbahçe başkanısınız. Sizden para almam söz konusu olamaz...Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana. Kesinlikle almam.”
Israr falan nafile. Tekrar tekrar teşekkür eder, dükkandan ayrılır Aziz Yıldırım.
Fikret usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kepengin hemen önünde koca bir paket ve pakete iliştirilmiş bir zarf bulur. Pakette 15 adet sarı-lacivert forma, zarfta ise 15 adet 100 Dolarlik banknot vardir. Mutlu mutlu kafasını iki yana sallar Fikret usta,
-“Ne gereği vardı” der
Aradan bir kaç gün geçmiştir, dükkanının kapısı açılır. İçeri giren müşteri Süleyman Seba’ dır.
-“Şeyyy” der. “Acelem var...! Saçlarımı şöyle bir düzeltir, sakal tıraşımı yeniler misin ? Bıyıklarıma dokunma . Önemli bir randevum var , geç kaldım.”
Fikret usta mesleğine özgü maharetini sergiler, bir çırpıda saç-sakal tıraşını bitiriverir.
-“Eline sağlık usta...Borcum ne kadar?” diye sorar gayet memnun bir biçimde Süleyman Seba.
-“Aaaa, olur mu? Siz Beşiktaş’lıların onursal başkanısınız. Türk sporuna hizmet etmiş çok değerli bir insansını, sizden para almam söz konusu olamaz. Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana. Kesinlikle almam.”
Israr falan nafile. Tekrar tekrar teşekkür eder, dükkandan ayrılır Süleyman Seba.
Fikret usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kepengin hemen önünde küçük bir paket ve pakete iliştirilmiş bir zarf bulur. Pakette 15 adet BJK rozeti, zarfta ise 15 adet 1'er milyonluk Türk Lirasından toplam 15 Milyon TL vardır. Mutlu mutlu kafasını iki yana sallar Fikret usta,
-“Ne gereği vardı. Hemde emekli maaşından” der
Tesadüf bu ya. Aradan bir kaç gün daha geçmiştir,dükkanın kapısı aralanır. İçeriye giren müşteri Özhan Canaydın’dır.
-“Çok acelem var!” der... Bir yandan da telaşlı telaşlı saatine bakmaktadır.
-“Saçlarımı şöyle bir düzeltir, sakal tıraşımı yeniler misin ? Önemli bir randevum var , geç kaldım.”
Fikret usta hemen ise koyulur, mesleğine özgü maharetini sergiler, bir çırpıda saç-sakal tıraşını bitiriverir.
-“Bravo sana usta...Dedikleri kadar hızlıymışsın... Borcum ne kadar?
diye sorar gayet memnun bir biçimde Özhan Canaydın.
-“Aaaa, olur mu? Siz koskoca UEFA şampiyonu Galatasaray'ın başkanısınız. Sizden para almam söz konusu olamaz. Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana. Kesinlikle almam....”
-“Peki usta...Nasıl istersen.” Der ve aceleyle berber dükkanından ayrılır Özhan Canaydın.
Fikret usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kepengin hemen 15 adet Galatasaray yöneticisi sıra beklemektedir.
--------------
kimsecikler alinmasin tmm