6.0 siddetinde fıkralar :)

bLaDe™

Banned
Katılım
31 Ağu 2005
Mesajlar
4,066
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
SeArcHing...
Fenerbahçe'nin Galatasarayı 6-0 yendiği maçtan sonra sokağa çıkmaya utanan Arif'in aklına bir fikir gelmiş ve kadın kılığına girerek dışarı çıkmış.Bir cafeye girip oturmuş.Yanına yaşlı bir kadın gelerek Arif Naber demiş.Arif beni tanıdı diyerek apar topar kaçmış.
Ertesi gün yine kılık değiştirmiş ve cafeye gitmiş.Aynı yaşlı kadın yanına gelip Arif naber demiş.Arif yine kaçmış. Bu sefer Arif çok farklı bir kılıkta gelmiş cafeye kadın gelmiş yine Arif naber demiş.Arif merak etmiş;
Ya sen beni nereden tanıyorsun demiş Yaşlı kadında;
Oğlum Ben Bülent



_________________


Mütevazi Berber
Bakanlıklar Caddesinde mütevazi bir berber dükkani... Mütevazi ama ünlü bir berber dükkanı... Fikret usta yıllardır müşterilerini aynı mekanda tıraş etmekte...
Günün birinde kapı açılır. İçeri giren müşteri Aziz Yıldırım’dır.
-Acelem var...! der.. Saçlarımı şöyle bir düzeltir, sakal tıraşımı yeniler misin ? Önemli bir randevum var , geç kaldim.
Fikret usta mesleğine özgü maharetini sergiler, bir çırpıda saç-sakal tıraşını bitiriverir.
- “Eline sağlık usta. Borcum ne kadar?”
diye sorar gayet memnun bir biçimde Aziz Yıldırım.
- “Aaaa, olur mu? Siz koskoca Fenerbahçe başkanısınız. Sizden para almam söz konusu olamaz...Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana. Kesinlikle almam.”
Israr falan nafile. Tekrar tekrar teşekkür eder, dükkandan ayrılır Aziz Yıldırım.
Fikret usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kepengin hemen önünde koca bir paket ve pakete iliştirilmiş bir zarf bulur. Pakette 15 adet sarı-lacivert forma, zarfta ise 15 adet 100 Dolarlik banknot vardir. Mutlu mutlu kafasını iki yana sallar Fikret usta,
-“Ne gereği vardı” der
Aradan bir kaç gün geçmiştir, dükkanının kapısı açılır. İçeri giren müşteri Süleyman Seba’ dır.
-“Şeyyy” der. “Acelem var...! Saçlarımı şöyle bir düzeltir, sakal tıraşımı yeniler misin ? Bıyıklarıma dokunma . Önemli bir randevum var , geç kaldım.”
Fikret usta mesleğine özgü maharetini sergiler, bir çırpıda saç-sakal tıraşını bitiriverir.
-“Eline sağlık usta...Borcum ne kadar?” diye sorar gayet memnun bir biçimde Süleyman Seba.
-“Aaaa, olur mu? Siz Beşiktaş’lıların onursal başkanısınız. Türk sporuna hizmet etmiş çok değerli bir insansını, sizden para almam söz konusu olamaz. Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana. Kesinlikle almam.”
Israr falan nafile. Tekrar tekrar teşekkür eder, dükkandan ayrılır Süleyman Seba.
Fikret usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kepengin hemen önünde küçük bir paket ve pakete iliştirilmiş bir zarf bulur. Pakette 15 adet BJK rozeti, zarfta ise 15 adet 1'er milyonluk Türk Lirasından toplam 15 Milyon TL vardır. Mutlu mutlu kafasını iki yana sallar Fikret usta,
-“Ne gereği vardı. Hemde emekli maaşından” der
Tesadüf bu ya. Aradan bir kaç gün daha geçmiştir,dükkanın kapısı aralanır. İçeriye giren müşteri Özhan Canaydın’dır.
-“Çok acelem var!” der... Bir yandan da telaşlı telaşlı saatine bakmaktadır.
-“Saçlarımı şöyle bir düzeltir, sakal tıraşımı yeniler misin ? Önemli bir randevum var , geç kaldım.”
Fikret usta hemen ise koyulur, mesleğine özgü maharetini sergiler, bir çırpıda saç-sakal tıraşını bitiriverir.
-“Bravo sana usta...Dedikleri kadar hızlıymışsın... Borcum ne kadar?
diye sorar gayet memnun bir biçimde Özhan Canaydın.
-“Aaaa, olur mu? Siz koskoca UEFA şampiyonu Galatasaray'ın başkanısınız. Sizden para almam söz konusu olamaz. Dükkanımı şereflendirmeniz yeter bana. Kesinlikle almam....”
-“Peki usta...Nasıl istersen.” Der ve aceleyle berber dükkanından ayrılır Özhan Canaydın.
Fikret usta ertesi sabah dükkanını açmaya geldiğinde, kepengin hemen 15 adet Galatasaray yöneticisi sıra beklemektedir.

--------------

kimsecikler alinmasin tmm
 
Yanlış ada

Delikanlı olgunca bir arkadaşına yalvarıyor - abi nolursun zamparalık nasıl yapılır bana da öğret. Bak oğlum diyor diğeri. Akşam en son kalkan ada vapuruna bineceksin, heybeliada da ineceksin, orada eşini bekleyen birçok kadın görürsün, kocası gelenler birlikte giderler, kocası vapurdan çıkmayan birini gözüne kestirir beraber yemeğe gitmeyi teklif edersin. Eh ondan sonrası sana kalmış.
Delikanlı o gün son ada vapuruna binmiş vapurdaki sallantıdan uyuya kalmış, birde gözlerini açmış ki heybeliadayı geçip büyükadaya gelmişler. Olsun ada değilmi birşey farketmez deyip vapurdan inmiş. Gerçekten birkaç kadının kocası gelmemiş. bizimki yaradana sığınıp birine yemeğe beraber çıkmalarını teklif etmiş. Kadın da
-Burası küçük bir yerdir herkes birbirini tanır buyüzden evime gidelim demiş. Bunlar yemekten sonra gerekli işleme başlamışlar on dakika sonra kapı paldır küldür açılmış ve kadının kocası girmiş.
- Karıcım geç kalınca bir motor tuttum geldim ve ben gelmeyince bana yapacağın bumuydu.
Bu arada bizimkine dönmüş
- Ulan sana Heybeliada dedik, hergele, Büyükada değil.
 
Bir adamla karısı hayvanat bahçesini gezerken çiftlik hayvanlarının bulunduğu bölüme gelmişler ve bir çitin önünde durmuşlar. Çitin üstündeyse "Bu boğa geçen sene tam 50 kez çiftleşti." yazıyormuş. Kadın bunu okuduktan sonra kocasına dönerek "Bu boğadan öğrenecek şeylerin olmalı" demiş. Adamın siniri bozulmuş ama ses çıkarmamış. Bir başka çite gelmişler ve "Bu boğa geçen sene 100 kez çiftleşti!". Kadın kocasına dönerek "Deminkini boşver asıl bunu örnek almalısın kendine" demiş. Adam yine sesini çıkarmamış. Bir sonraki çitte ise "Bu boğa geçen sene tam 365 kere çiftleşti !!!". Kadın kocasına dönerek "Çüşş!!! Bir yıl boyunca hergün çiftleşmiş. Asıl bu boğayı kendine idol olarak seçmelisin!" demiş. Adam artık dayanamamış ve "Peki karıcım ama bi sor bakalım, arkadaş hep aynı inekle mi çiftleşmiş?"
 
Bir gün, CIA, KGB ve MİT teşkilatlarından hangisinin daha başarılı olduğunu tespit etmek için bir "istihbarat yarışması" düzenlenmiş.Bu yarışma uyarınca, her üç teşkilatın en iyi adamlarından oluşan 10'ar kişilik bir grubu Kongo'nun balta girmemiş ormanlarına göndermişler. Ormanın girişinde görevlerini açıklamışlar:
"Ormana girip, en kısa sürede bir zürafa bulup getiren kazanır!"
Önce KGB'liler gitmiş. 15 dakika sonra bir zürafa ile çıkagelmişler.
Sonra CIA gitmiş. 10 dakika sonra zürafa ile gelmişler.
En sonunda bizim MIT gitmiş, 7 dakika sonra bir fille dönmüşler.
Yarışmayı düzenleyenler "Bu ne yaa!" diye sorunca fil atılmış,
"Abi valla ben zürafayım" demiş
 
Mahkemede yargiç, saniga karari bildirdi:
"eshini, bashina çekiçle vurarak öldürdügün kesinleshmishtir..." Dinleyiciler arasindan bir ses yükseldi:
"Yalanci adam..."
Yargiç bir süre durdu, sonra sesi duymamamish gibi davranip, saniga suçunu bildirmeyi sürdürdü:
"Eshinden sonra kayinvalideni de bashina çekiçle vurarak öldürdügün de kesinleshmishtir."
Dinleyiciler arasindan ayni ses yine yükseldi:
"Yalanci adam..."
Yargiç bu kez duymamish gibi davranmadi. Dinleyicilere döndü, mahkemede baarilmayacaigini animsattiktan sonra, bagiran kishiye sordu:
"Sorununuz nedir?" dedi. "Neden hem de böyle yüksek sesle bagiriyorsunuz mahkemede?"
Dinleyiciler bölümündeki kizgin adam yargiçtan özür diledi, sonra da "Yalanci adam" diye baarmasinin nedenini açikladi:
'Bu adamla tam onbeþ yil, yanyana evlerde komshuluk yaptik" dedi. 'Kendisinden ne zaman bir çekiç istedimse, bana hep, Bizim evde çekiç bulunmaz' yaniti vermishtir
 
Küçük bir çocuk bir gün kirda çayirlarin üzerine uzanmish gökyüzünü seyrediyordu. içinden birden Tanriyla konushmak istegi geldi.
"Senin için bir milyon yil aslinda ne kadardir?" diye sordu. Çevreden bir yerden bir ses geldi:
'Benim için bir milyon yil, yalnizca bir sanineye kadardir" dedi. Çocuk bu yaniti duyunca heyecanlandi ve ikinci sorusunu sordu:
"Peki Tanrim" dedi. "Senin için bir milyon dolar ne kadardir?" Çevredeki ses bu soruyu da yanitladi:
'Bir milyon dolar benim için yalnizca bir dolar kadardir." Çocuk birden yerinde dogruldu ve Tanri'dan bir istekte bulundu:
"0 halde bana bir dolar verir misin, Tanrim?" dedi. Çevredeki ses bu soruyu da yanitladi:
'Elbette veririm yavrum" dedi. "Lütfen bir saniye bekler misin?".
 
Genc ve guzel sarisin, alisveris merkezinin beyaz esya reyonuna girer ve saticiya sorar:

- "Su kucuk televizyonu almayi dusunuyorum, fiyati nedir ?"
- "Kusura bakmayin hanimefendi sarisinlara satis yapmiyoruz.!"

Genc kadin sinirlenir, evine gider, sacinin rengini degistirir ve ertesi gun magazaya geri gelir, ayni saticiya yaklasir ve:

- "Su kucuk televizyonu satin almak istiyorum." der
- "Kusura bakmayin hanimefendi sarisinlara satis yapmiyoruz !!!!"

Kadin iyice sinirlenmistir, solugu bir kuaforde alir, bu defa koklu bir degisiklik yapar, hatta makyajindan,goz rengine o tam bir esmer bombadir artik.. Ayni magazaya gider, ayni saticinin yanidadir ertesi gun:

- "Su kucuk sevimli beyaz renlki televizyon ne kadar ???"
- "Kusura bakmayin hanimefendi, sarisinlara satis yapmiyoruz"
- "Inanmiyorum, nasil anladiniz sarisin oldugumu, uc gundur kendimi esmere cevirmek icin yapmadigim kalmadi!"

- "Hanimefendi 3 gundur satinalmaya calistiginiz sey Mikrodalga firin!"
 
Geri
Üst