Bu ülkede hiç olmayan birşey olmuştur, İslamı kendi tekeline alıp müslümanları sömürenlerin tekerlerine cesur bir adam çomak sokmaktadır. Din tacirleri panikte lakin gün geçtikçe kan kaybediyorlar. Süleymaniye Vakfı her geçen gün daha fazla takip ediliyor. Takip edildikçe düşünen aklını kullanan müslüman sayısı artıyor. CEHALET TUTUŞUYOR. ÖRNEKMİ BUYRUN:
Abdülaziz Bayındır geçtiğimiz günlerde Bediüzzaman hakkında ‘reenkarnasyon inancını yaymaya çalışıyor’ gibi bir iddia ortaya atmış. Abdülkadir Badıllı Ağabey de cevaben, Üstad’ın hiçbir eserinde böyle bir ifade geçmediğini ve “Abdülaziz Bayındır’ın Üstad’dan helallik istemesi gerektiğini” söylemiş. Abdülaziz Bayındır, Badıllı Ağabey’e hitaben son yaptığı açıklamada, “Nurcuların kendisine hiçbir konuda cevap veremeyeceğini, dolayısıyla bu konuda konuşmamaları gerektiğini” söylemiş. Ayrıca, “iddialarını sürdüreceğini ve yıllardır Nur talebelerinin sarıldığı kitaplardaki yanlışlıkları anlatmaya çalışacağını” ifade etmiş.
Seyredenler hatırlarlar, Abdülaziz Bayındır evrimcilerle bir programa katılmıştı ve dolaylı yoldan evrimi savunmuştu. Cennette bile yaratılışın evrimle olabileceğini söylemişti. O da günümüzün modern hocalarından! Evrim teorisi çoktan yıkılmış olsa da halka evrimle Kuran’ı birleştirmeye çalışan böyle hocalar çıkabiliyor. Günümüzün hocaları Abdülaziz Bayındır, Zekeriya Beyaz, Yaşar Nuri Öztürk, emin olun hepsinin çok faydası var. Bu hocalar Kuran’ın yeterliliği ve hurafeye karşı olmalarıyla faydalı oluyorlar. Ama bazen de söyledikleri ve tavırları uç olabiliyor. Mehdiyet ise hepsinin tam ortasında duruyor, ne hurafeci ne de sünneti kökten reddeden.
Şimdi konumuza geri dönersek Abdülaziz Bayındır Bediüzzaman hakkında başka sözler de söylemiş. Kendisinin Bediüzzaman’ı tam olarak anlamadığı ve çözemediği ortada. Bediüzzaman’ı herhangi bir fıkıh âlimi zannediyor. Hâlbuki Bediüzzaman onun kavrayabileceği gibi birisi değil, çok daha üst boyutta. Aslında icraatından nasıl bir alim olduğunu çıkarması gerek. Bediüzzaman asrın Müceddididir, yaşadığı dönemde halkları delalete düşmekten ve imanlarını kaybetmekten korumuş olan kişidir. Milyonlarca Nur talebesinin imanına vesile olmuştur. Üstelik bu hareketi canı pahasına, son derece zor ve çetin şartlar altında, hasta haliyle, 40 yıla yakın hapislerde geçirerek yapmıştır ve asla taviz vermemiştir. Abdülaziz Bayındır ise şimdi sıcacık koltuğunda oturarak Bediüzzaman’ı eleştirmektedir.
“Bediüzzaman Allah’tan ilham mı alıyor, kendisini peygamber seviyesine mi çıkarıyor” iddiasına gelelim. Hakikaten Bediüzzaman Risaleleri vahiy alıyor gibi anlatıyor. Diyor ki, “perde açıldı, gördüm yazdım” diyor. Ama bu vahiy almak değildir. Çok net anlaşılıyor fakat nedense Abdülaziz Bayındır anlamıyor. Bediüzzaman “bana müsaade edilmedi” diyor. Yani Allah’tan ne ilham aldıysa ancak onu kağıda döktürüyor, kendi bir ekleme yapmıyor. Bediüzzaman tabii ki peygamber değil, ama peygamber gibi. Allah’tan gelen ilham ile yazıyor Risaleleri. Hatta bir Risale’de “biraz karışık oldu ama düzeltmeme müsaade edilmedi” diyerek bunu çok net bir şekilde ifade ediyor.
Sonuç olarak Bediüzzaman milyonlarca insanın imanına vesile olmuş, dünya çapında sevilen, muhteşem bir insandır. Aklıyla, derin imanıyla, son derece güzel ahlakıyla İslam âleminin göz nurudur. Mehdiyet’e zemin hazırlayan ve metafizik yönleri olan bir insandır. Kuran’ın sırlarını Risalelerde yer yer açmıştır. Bediüzzaman böyle milyonların imanına vesile olmuşken şimdi soruyorum, Abdülaziz Bayındır kimin imanına vesile olmuş? Hangi dünya çapında hareketin lideri olmuş? Bediüzzaman’ın yaptığı dünya çapında bir faaliyettir, tüm cemaatler Risale-i Nur’lardan son derece olumlu etkilenmişlerdir. Hatta Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız, devlet erkânımız bile Risalelerden etkilenmişlerdir. Bütün dünyadaki bütün Müslüman hareketlerin ana zeminini oluşturmuştur.
Bediüzzaman dünya çapında ünlüyken Abdülaziz Bayındır’ı kim tanır? Kimse tanımaz. Sonuçta Bediüzzaman’ın asrın kutbu olduğunu herkes biliyor, görüyor ve fark ediyor. Abdülaziz Bayındır’ın anlamaması son derece manidardır, anlaşılması son derece güç bir olaydır.
Bu sözlerin sahibi Abdulkadir BADILLI Saidi Nursinin talebelerinden, nurcuların ileri gelenlerinden. Özerlik isteyen milli özürlü bir arkadaş aynı zamanda. Kırmızı ile işaretlenen yerleri dikkatli okuyun. Saidi Nursi yi hangi mertebeye çıkarmış? Bu sözler ŞİRKTİR, İSLAMA, KURANA AYKIRIDIR.