UnDi
New member
- Katılım
- 23 Haz 2007
- Mesajlar
- 123
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
bağnazlıkla nereye kadar ?
Bu sözlerimiz AKP’ye oy atan tüm vatandaşlaradır;
Çanakkale Savaşı ile başlayan ve 1919’da Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla resmen ilan edilen İstiklâl Savaşı ile Türk evladının mübarek kanı üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin en ağır kuşatması ile karşı karşıya bulunmaktadır. 2007’ye geldiğimizde ise AB+D yönetiminin her isteği emir telâkki edilir olmuş, her alanda 84 yılın kazanımları olan Türk Devleti’nin bütün “kırmızı çizgileri” resmen ihlâl edilmiş hatta yok edilmiştir.
1938’de Başbuğ Atatürk’ün ebediyete intikali ile başlayan “milli şef” döneminde; ilk iş ders kitaplarından, devlet dairelerinden, paralarımızın üstünden Başbuğ Atatürk ve bozkurt resimleri kaldırılmış Türk Milleti’nin hafızası silinmeye çalışılmıştır. 1944 yılında Türk Milliyetçileri’ne yapılan zulüm ile de yıllarca sürecek bir dava, asıl mesele “resmen” ortaya çıkmıştır: Türk vatanında Türk’ü yok etmekÖ 1960 yılında yaşanan ihtilâl, sürgünler ve idamlarla desteklenen süreç sonunda gelinen 1980 yılında ise cephelere ayrıştırılan Türk Milleti tarihinin en büyük kargaşası içinde bir tercihe zorlanmıştır. Bu gün de aynen geçerli olan tercih açıktır: “Ya teslimiyetçilik, ya milliyetçilik…”
1944 ve 1960 yıllarında yaşananlarla CHP’nin sola kaymasından sonra Atatürk’ün askeri Alparslan Türkeş önderliğinde başlayan Milliyetçi Hareket, siyasal ve fikri manada milliyetçilik noktasında “tek merkez” olmuştur. Sağ-sol, komünist-faşist, laik-antilaik gibi kutuplaşmalarda her zaman “merkez” olan ve duruşunu hiç bozmayan MHP bu gün de “Türk Milleti’nin merkezinde” durmaya ısrarla devam etmektedir.
1980’de durum kontrolden çıkınca oluk oluk akan kana rağmen “şartların olgunlaşması” beklenerek sahnelenen ihtilal sonrasında, “esarete ve mandacılığa hayır” diyen Türk milliyetçileri “yine” işkencelere ve idamlara yollanmışlardır. Sistem ve yerli işbirlikçileri ile, vatan evlatlarının büyük mücadelesine yine kan bulaşmıştır.
Menderes döneminde “Marshall yardımları” adı altında başlayan, Demirel ve Özal döneminde “IMF ve Dünya Bankası politikaları adı ile” aynen ve arttırılarak devam eden Düyun-u Umumiye politikaları, ekonomik borçlandırılma / kültürel yozlaştırılma ve her alanda teslimiyet süreci Sayın Erdoğan’ın AKP’si ile zirve yapmıştır.
AKP’nin iktidar olma sevincini sadece siz kutlamıyorsunuz, Amerika’sı, Yunan’ı, Rum’u, PKK’sı, vesayresi, tarihteki tüm dibe çöküşümüz için fırsat kollayan oluşumlar, AKP iktidarını desteklemekte ve kutlamakta. Amerika demokrasimizi övüyor, büyük lütuflarda bulunuyor büyük müttefikimiz. Tıpkı, PKK’ya silah yardımında bulunduğu, AKP’nin teröre olan toleransını bildiği üzere, özellikle onu desteklediği gibi. Neden, her fırsatta Türkiye’yi bölmeye çalışan dış güçler, bu hükümeti istiyor diye hiç düşündünüz mü ? Hayır, düşünmezsiniz; çünkü siz partizansınız, takım tutar gibi parti tutanlardansınız.
Demokrasi kazandı, cumhuriyet kazandı diyorsunuz. Cumhuriyet’in temel niteliklerini “RP” zamanında çiğnemeyen adamları mı kalmış bu soysuzların ? Sayın Başbakanımız “Ya laik olacaksın ya Müslüman” sözünü, Sayın Dışişleri Bakanımız ise Cumhuriyet’i istemiyoruz başlıklı demecini Times gazetesine vermemiş miydi ? “Laiklik” Cumhuriyet’in en büyük temel niteliklerinden ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden değil midir ? Neden şimdi görüşler değiştirilmiş gibi aksedilmeye, bu saf, temiz ve gerçekleri gösterilmeyen halka onlarca “Ulusa Sesleniş” konuşmalarıyla kabul ettirilmeye çalışılıyor.
Sana soruyorum sayın çiftçi, “Ananı da al git” diyen zihniyeti ne diye barındırıyorsun hâlen ülkende ? Sizlere soruyoruz şehit aileleri, evlatlarınıza “kelle” diye hitap edenleri neden hâlen başımıza getiriyorsunuz ? O şerefsizi İmralı’da besleyenleri ne zaman hak ettiği yere koyacaksınız ? Her şey bir çuval kömür için mi esnaf vatandaşlar ? Bu taassupkâr tutumunuz, at gözlüğü ile dolaşma vakti ne zaman son bulacak ? Dinin savunuculuğunu mu yapıyor sanıyorsunuz ? Hatayı anlamanız için illâki yurdumuzun dört bir yanı yeniden mi düşmanlarla sarılması gerek ? Biz sürekli Mustafa Kemâl Atatürk gibi mucizeler mi bekleyeceğiz ?
Başbakan Erdoğan, azdırdığın terörün, şehit kanlarının, ümit verdiğin bölücülüğün, yağmaladığın milli servetlerin hesabını çok yakında vereceksin. Sayın Başbakan’a sesleniyorum: Milliyetçi Hareket’in geçmişi, Türk milletine bağlılığın ve sevginin tarihidir. Sen onların geçmişi ile uğraşacağına, kendi geçmişine bak. Sen değil misin Cumhuriyetin değerlerine karşı çıkan, şehide ’kelle’, katile ’sayın’diyen, çiftçiye ’al ananı git’diyen, PKK’nın demokratik cumhuriyet zırvası projesini ortaya koyan, Türkiyelilikten bahseden? Sen değil misin, vatanını bölmeye çalışanlarla kol kola giren? Sen tüccarlık yaparken, sinsi sinsi Cumhuriyetle hesaplaşırken, Milliyetçi Hareket’in şerefli mensupları Türk vatanı ve devleti için bedel ödüyordu. Sen önce azdırdığın bölücülüğün hesabını ver. Sen önce sattığın vatan topraklarının bedelini öde.
AKP iktidarı ile milli kimlikte tahribat yaşanmış, Türk Milliyetçiliğine düşman tavrı takınılmıştır. Bu bize Osmanlı’nın son dönemlerini hatırlatıyor Sayın Başbakan ! Kıymetlerimizi Dubai şeyhlerine pazarlamıştır, varlıklarımızı Ermeni diasporasına terk etmek istemiştir. En karlı kuruluşlarımızdan olan Petkim’in bir ucu Rumlarda bir ucu Ermenilerde olan sermayeye teslim edilmesi de AKP iktidarının gerçek niyetini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Milli varlıklarımız özelleştirme adı altında yabancılaştırılmıştır.
Hele son günlerde, seçime 15 gün kala bu ne aceleciliktir. Bu ne kıymet, değer bilmezliktir. PETKİM'i niçin satıyorsun? Haydi diyelim satmak zorundasın, bula bula sözde Ermeni soykırımı iddiasıyla Türkiye'nin ümüğünü sıkmaya çalışan Ermeni diasporasının finans babasını mı buldun?" Satın Başbakan satın, elde avuçta ne varsa yabancıya devredin, peşkeş çekin. Ancak unutmayın, bu halk bilinçlendiğinde sizi oraya çıkardığı gibi indirmesini de bilecektir.
Erdoğan’ın iktidarı zamanında hiçbir banka batmamış, bununla da övünüyor. 57. Hükümet döneminde kurulan bankalar öyle kötü yönetilmiş, devletin ve milletin yükünü arttıracak hâle gelmişti ki satılmak zorundaydı. Hepsi kapatıldı, peşkeş çekmek için satılmadı hiçbir yere, sen sattıklarının hesabını ver Sayın Erdoğan ! Ülkede bu şartlar altında bankaların batması zaten mümkün değildir ki , Türk Milleti borçlandırıldıkla bankalar büyümekte. Bankaların %36’sı da sayenizde Yunanlılar başta olmak üzere yabancıların eline geçmiş. Sen kimsin be Yunanistan, Türkiye’deki bankalara sahip oluyorsun ? Bu soygun ortamında bankalar neden batsın ? Ama unutulmasın ki başka batanlar yok değildir. Dükkânlarını siftahlemeden kapatan esnaf, namuslu işadamları ve sanayiciler batmaktadır. Kamyonunun tekerini döndüremeyen nakliyeci batmaktadır.
Başbakan Türkiye'yi 4 yıl 8 ayda uçurduğunu söyleyip övünmektedir. Sanal zenginlik ve başarı masalını tekrar edip durmaktadır. Emrinde olan basın, emrinde olan medyayla. Ya TOKİ'nin düzenlediği mitinglerde, ya da televizyonun her saatinde Türkiye'yi cumhuriyet döneminde hiç kimse bir şey yapmamış, gelmiş geçmiş 57 hükümet hiçbir şey yapmamış, ne varsa bugün Tayyip Erdoğan elindeki bir sihirli değnekle 84 yılın birikimini geldiği gün yapmış. Böyle bir saçmalık olur mu? Böyle bir vefasızlık olur mu? He sen yaparsın, zaten Mustafa Kemal Atatürk’ü de hiçe sayan sen değil misin. Her gün bir vatan evladı şehit olmaktadır. Ve bu kara tablonun önünde duran başbakana göre Türkiye uçmaktadır. Türkiye AKP ile gerçekte uçurumun kenarına getirilmiştir
Türk milletinin kardeşliğini bozanları unutacak mısınız? Manevi değerler üzerinden yapılan ucuz siyaseti unutacak mısınız? Ülkemizi yoksulluğa ve yolsuzluğa mahkum edenleri unutacak mısınız?
Geçenlerde açıklandı ki Türkiye kendi ürettiği elektriği yarı fiyatına Barzani'ye veriyor. Duymuşsunuzdur. İşte Başbakan'ın neden operasyon yapamadığının en güzel izahı buradadır. Aşiret reisi orada terörist üretsin, üstümüze salsın, vatan evlatları
şehit edilsin, sen elektrik üret, yarı fiyatına teröriste ikram et. İşte
başbakanın büyüyen Türkiyesi burada. Kendisi ya hava alanında görülüyor, ya havada görünüyor. 3-5 tane basın mensubuyla sanki 789 bin kilometre kare toprak alanında konuşacak yer bulamamışlar da 8 bin fit yukarıda sohbet ediyorlar. Demek ki uçan sadece ve sadece Başbakan. Kimin malını kime veriyorsan. Santral bu milletin, kaynak bu milletin, üreten bu millet. Millete pahalı, başkasına ucuz. Senin terörle mücadele zihniyetin bu.
Türkiye’de Lozan delinmiş, Sevr hortlatılmış, kardeş kavgası körüklenmiş, üniter yapı, milli devlet ve vatanın bölünmezliği tartışılır hâle gelmiştir. Sen oyunu AKP’ye verdikten sonra bunların hiç birine karşı çıkamazsın ! Artık sen bunları kabul ettin. Sürekli medya ile içli dışlı olanlar, satılmış medyası ile “Medya Maymunluğu” yapmaya devam ededursunlar, biz Atatürk’ün “Bursa Nutku” nu daha unutmadık, unutturmayız.
Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetine sahip çıkamadık. İstiklâl ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli politikalarla üzerimize saldırdılar karşı koyamadık.Vatanın ve milletin selameti için her zorluğa iman dolu göğsümüzü geremedik.Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, cumhuriyet ve devrimlerin yılmaz bekçileri olamadık atam.bursa nutkunu uygulayamadık atam.amerika destekli saltanat ve hilafet yanlısı akp lilere yenik düştük atam.emanetine sahip çıkamadık.Affet bizi atam affet...