''Atatürkçülük siyasi tutuculuğun sembolü''

ertu.29

Banned
Katılım
1 Eki 2007
Mesajlar
20
Reaction score
0
Puanları
0
Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, siyasi yapının kültürel arka planı biçimlendirmesi gereken Atatürk İlke ve İnkılapları'nın, günlük politika ile birbirinden ayrılması gerektiğini söyledi.



Bu ayrımın yapılmamasının Atatürkçülüğü bir dogma haline getirdiği eleştirisinde bulunan Parlak, "Ne yazık ki her yerde ve her şeyde Atatürkçülük, onu giderek siyasi tutuculuğun sembolü haline getirmiştir." ifadelerini kullandı.

İÜ 2007-2008 eğitim-öğretim yılının açılışı Fen Fakültesi'nde düzenlenen törenle yapıldı. Törene İstanbul Valisi Muammer Güler, 1.Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Koçman, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Kadir Topbaş, çok sayıda öğretim görevlisi ve öğrenci katıldı. Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayan törende "Cumhuriyet ve İstanbul Üniversitesi" konulu sinevizyon gösterisi gerçekleştirildi.

Açılışta konuşan İÜ Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, akademik çalışmalar ve projelerle ilgili geniş bilgi verdi. Parlak'ın güncel konularla ilgili yaptığı ilginç tespitler ise dikkat çekti.

Konuşmasının büyük bir bölümünü laiklik ve Atatürk ilkeleri üzerine ayıran Mesut Parlak, ilginç tespitlerde bulundu. Atatürk ilkeleri ile oynanmasının ve değiştirilmesinin tehlikesine değinen Parlak, bu ilkelerin günlük siyasi politikalardan ayrılması gerektiğini vurguladı. Atatürk ilkelerinin siyasi yapının kültürel arka planını biçimlendirmesi gerektiğini belirten Parlak şöyle konuştu: "Şu bir gerçektir: Atatürk ilkeleri siyasi yapının kültürel arka planını biçimlendirmektedir ve devletin bölünmez bütünlüğünün dayanaklarından birisidir. Fakat bunlar günlük politikanın, değişen ekonomik ve sosyal yapının dışındadır; dolayısıyla değişen politalarla ilgili değildir. Bu iki özelliğin birbirinden ayrılmaması, sanıyorum, siyasi söylemlerin Atatürkçülüğün birer doğma haline dönüştürülmesine sebep olmuştur. Ne yazık ki her yerde ve her şeyde Atatürkçülük, onu giderek siyasi tutuculuğunu kaynağı haline getirmiştir."

-"DEVLETÇİLİKTEN VE ESKİ ANLAMDA HALKÇILIKTAN SÖZ ETME OLANAĞI KALMADI"-

Sosyal ve ekonomik yapının değişmeye açık olması gerektiğinin altını çizen Rektör Parlak, "Atatürk ilkelerinin devletin temel ilkelerinden olması başka şey, politikacıların siyasi söylemleri çerçevesinde dogmalar haline dönüştürülmüş olması başka şeydir.Cumhuriyeti kuranların bu gibi sorunları yoktu. Onlar coşkuluydular, inançlıydılar, savaştılar. Ölüme bile koşarak gittiler. Şehit olmayı, en büyük rütbe olarak kabul ettiler. Sonra da bize Cumhuriyeti miras bıraktılar." şeklinde konuştu.

Politik söylem, siyasi tercihler ve bürokratik yapının sürekli değişim gösterdiğini vurgulayan Parlak, "Artık devletçilikten, eski anlamda bir halkçılıktan söz etmek olanağı kalmamıştır. e- devlet, klasik bürokrasi anlayışını ortadan kaldırmaktadır. Sürekli değişen sosyal, ekonomik veya ticari yapı, Atatürk ilkelerinin uygulama alanı olamaz."şeklinde konuştu.
 
Konuyu okuyunca gözlerime inanamadım.Bu kadar mı saptırılır gerçek ?Gerçekten çok yazık. Bir konuşma metninden üç cümle alınıyor onlarda işlerine geldiği gibi alt alta dizilip bambaşka bir anlam kazandırılmaya çalışılıyor.

Prof. Dr. Mesut Parlak'ın konuşmasının tam metni şöyledir:


İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, gündeme ilişkin konularda açıklamalarda bulundu. Üniversitenin çalışmalarından ve kaydettiği başarılardan söz eden Parlak, bu akademik çalışmaların kalitesini yükseltmenin temel koşulunun, özellikle altyapı gereksinimini yerine getirmek olduğunu söyledi.

İstanbul Üniversitesi'nin bir bireyi olarak yandaşı olabilecek tek şeyin cumhuriyet kazanımları, laiklik ve Atatürk ilkeleri olduğunu ifade eden Parlak, "Bu yandaşlığın dayandığı temeller Türk ulusunun tarihi geçmişidir. Bu ilkeler ulusumuzun temel değerleri arasındadır. Bunlar bizim sosyal ve kültürel dayanaklarımızdır" dedi.

Türkiye'nin ince bir süreçten geçtiğini ve bu süreçte karşılaştığı sorunların eskiden olduğu gibi dışarıdan dayatılan sorunlar olduğunu belirten Parlak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türk ulusunun ne zaman din ile bir sorunu olmuştur, hiçbir zaman olmamıştır. Bugünkü sorunumuz din ile değil dinci iledir. Ne zaman etnik kökenli sorunu olmuştur, asla olmamıştır. Günümüzde Kürt kökenli yurttaşlarımızla bir sorunumuz yoktur, sorunumuz Kürtçülerdir. Bu oyunlar her zaman oynanmıştır ve oynanmaya da devam edecektir. Dost ve müttefik olduğunu söyleyen ülkeler, kışkırtarak, silah vererek ve her türlü yardımı yaparak bugün Kuzey Irak'taki teröristlere destek sağlamaktadır. Kendi yaptıklarını

görmezden gelip, Türkiye'yi olmayan bir şeyle, soykırım yapmakla suçlamaktadırlar. Bunları da hiç çekinmeden ve herkesin gözünün içine bakarak yapmaktadırlar. Eğer bu yapılanların unutulacağını ve Türk ulusunun bunu görmediğini sananlar varsa çok yanılıyorlar, kesinlikle büyük bir hata içindeler. Her türlü yalanları, dost görünüp teröristlere silah yardımı yapanları, binlerce kilometre uzaktan gelip çoluk çocuk insanları katledenleri unutmayacağız".

Cumhuriyet kazanımı, laiklik ve Atatürk ilkelerinin karşı karşıya getirilmek istendiğini savunan Parlak, ancak bunu isteyenlerin başarıya ulaşamayacaklarını, çünkü cumhuriyet kazanımlarının bir ulusun tarihinin eseri olduğunu ifade etti. Parlak ayrıca, toplumsal dinamiklerin bu temeller üzerine kurulduğunu, üniversitelerin de cumhuriyetin birçok kurumu gibi bu dinamikleri besleyen kaynaklar olduğunun altını çizdi.

Prof. Dr. Mesut Parlak, üniter yapı, laiklik ve mili birliğin birbirini besleyen ve destekleyen özellikte olduğunu ifade ederek, "Özellikle laikliğe yönelik tehditler, aslında üniter yapıyı ve milli birliğimiz bozmayı amaçlamaktadır. Laikliğin değil ortadan kaldırılması, eleştirilmesi bile diğer unsurların önce tartışma ortamına çekilmesini ve sonraki aşamada da onlardan kuşku duyulmasını sağlayacaktır. Daha sonra ise milli birliğin ve üniter yapının yıkıcı eleştirilerle ortadan kaldırılması aşaması

ortaya çıkacaktır. Cumhuriyet kazanımlarının, laikliğin, Atatürk ilkelerinin, üniter yapının ve milli birliğin Türkiye'nin kalkınmasındaki yeri ve önemini görmek zorundayız. Bu ilkelerin ulusal kimliğimizin ve bütünlüğümüzün geleceğimizin teminatı olduğunu bıkmadan tekrarlamalıyız. Öte yandan, bütün bunların görmezlikten gelinip ilkelerin açık ya da örtük bir şekilde eleştirildiğini biliyoruz. Fakat bir şey bilmiyoruz. Onların yerine konulmak istenen nedir?" diye konuştu.

Atatürk ilkelerinin devlet bütünlüğünün belirleyici öğeleri arasında olduğuna dikkat çeken Parlak, "Bu ilkelerle oynamasının tehlikesi de buradadır: Değiştirilmesi ya da hatta değiştirilmesi, teklif dahi edilmesi sonunda üniter yapının zaafa düşürülüp yok edilmesi tehlikesini de beraberinde getirecektir. Şu bir gerçektir; Atatürk ilkeleri, siyasi yapının kültürel arka planını biçimlemektedir ve devletin bölünmez bütünlüğünün vazgeçilmez dayanaklarından birisidir. Fakat bunlar günlük politikanın, değişen ekonomik ve sosyal yapının dışındadır. Dolayısıyla değişen politikalarla ilgili değildir" şeklinde konuştu.

Sosyal ve ekonomik yapının değişim ve gelişime açık olduğunu, ancak sürekli değişen sosyal, ekonomik veya ticari yapının Atatürk ilkelerinin uygulama alanı olamayacağını savunan Parlak, şöyle konuştu:

"Atatürk ilkelerinin devletin temel ilkelerinden olması başka şey, politikacıların siyasi söylemleri çerçevesinde dogmalar haline dönüştürülmesi başka şey. Cumhuriyeti kuranların böyle bir sorunu yoktu. Onlar coşkuluydu, inançlıydı, savaştı. Ölüme bile koşarak gittiler. Şehit olmayı en büyük rütbe olarak kabul ettiler. Sonra da bize cumhuriyeti miras bıraktılar. Onlar hep koştular, hiç yürümediler. Duranlar sadece aç, susuz bebeler ve ölen şehitlerdir. Geriye kalanlar yine koştular ve dediler ki biz
koşmaktan, savaşmaktan yorulmadık, siz de yorulmayın".


Parlak Atatürkçülüğün günlük politikaların üstünde siyasal yapının temelini biçimlendirdiğini anlatıyor.Günlük politikaların,ekonomik ve sosyal yapının sürekli değişim halinde olduğunu Oysa Atatürk ilkelerinin hepsinin üstünde ulusumuzun temel ve değişmez dayanakları olduğunu açıklıyor.


http://www.haberler.com/istanbul-universitesi-2007-2008-akademik-yili-haberi/
 
Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı , başkumandanı , başöğretmeni oldu rütbesi senin gibi banned değildi . çok çalışman lazım çoook

Rütbe: Banned
 
Ama hala ATATÜRKÇÜLÜĞÜ günlük politikalarına alet edenler,onun üzerinden siyaset yapanlar anlamamış.
 
Fevzi Çakmak Paşa. kurtuluş savaşının ardından " unutmayın ki gerçek kahramanlar biz değiliz. onlar şu an toprak altında yatan askerlerimizdir." demiştir. Aynen bugün de doğunun bilmem hangi ilinde zemheri ayında tir tir titreyerek maaş için değil, vatan için gönüllü olmuş insanlar var.. bunlar da işte aynı o şehitler gibi "gerçek" Atatürkçü olanlardır.. şehitler zamanında ; alevi sünni kürt türk o büyük savaşta hep birbirinin ardını kolladılar..ve koyun koyuna öldüler.. o zaman işgal altında bi vatan bu bağlılıkla kurtuldu. şimdi ise ondan çok daha rahat durumda olan bir devlet kendi insanları arasındaki gerilimi önleyemiyor. Çünkü biz birbirimizi sevmeyi, ve ne olursa olsun hepimizin (istisna hariç) ne düşünüyorsak vatan için doğru olanın o olduğuna inandığımız için öyle düşündüğümüzü ve bu noktada aynı vatanda birbrimizin kardeşi olduğunu hatırlayamadığımızdandır. kalbinin derinliklerinde vatanın geriye gitmesini zayıflamasını isteyen varsa işte düşman tek o dur.. diğerlerimiz ise kardeşiz!! ama bir basit forum tatışmasında bile hangi konuya baksam akp-chp , sert islamcı-ılımlı islamcı, türk-kürt, alevi -sünni tartışmasından hatta hakaretleşmesinden başka hiç bi şey yok.. bence aynı vatan için üzülen ve emek veren insanlar olarak birbirimizle manasız tartışmalara girmeyelim.. burda ben vatanını sevmeyen ya da yapılan hakaretleri gerçekten hakeden tek bir insanın olabileceğine inanmıyorum. ve başka ortamda mesela bir arkadaş toplantısında tanışıp da çok samimi olabileceğiniz insanlara hakaret etmenizi hiç doğru bulmuyorum..
 
Türk tarihinde hiç şöyle akımlar veya felsefi doktrinler duydunuz mu: Atillacılık, Mete Hancılık, Bilge Hancılık, Oğuz Kağancılık, Alparslancılık, Fatihçilik v.b. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Türkiye Cumhuriyeti de bir Türk devletidir ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür. Fakat bu demek değildir ki bu ülkede ilelebed Atatürk devrimleri uygulanacak. Zaten vefatından sonra İnönü tarafından pek çok uygulama değiştirilmiştir. Gelecekte de bu uygulamalar zamana ve şartlara göre değişecektir. Misal: Bugün şapka devrimi ve ünvan ve lakaplarla ilgili devrim uygulanmamaktadır. Bundan gocunan var mı?
 
Ama hala ATATÜRKÇÜLÜĞÜ günlük politikalarına alet edenler,onun üzerinden siyaset yapanlar anlamamış.

Atatürk karşıtları yorumlar yazdığı sürece Atamızı kötülemek adına fikirler ürettiği sürece siz ister siyaset yapıyorsunuz ne derseniz diyin. biz çizgimizden şaşmayacağız.
 
Geri
Üst