Mehmet Özen
Misafir Editör
- Katılım
- 6 Tem 2007
- Mesajlar
- 13
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Dün Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında hocam Ahmet Şık’ın da bulunduğu gazetecilerin ev ve ofisleri sabahın erken saatlerinde arandı ve gazeteciler gözaltına alındı. Bu, aynı günün akşamında tüm ana haber bültenlerinde ve ertesi gün birçok gazetenin de “ana haber”iydi. Televizyonlarda bu haberleri izlerken, bir üniversitede gazetecilik öğrencisi olan biri olarak, okulu bitirdiğimde olmayı düşündüğüm mesleğin bana neler vaat ettiğini düşündüm.
Sekiz yıl ilköğretim, dört yıl lise, beş yıl üniversite olmak üzere toplam 17 yıl, yapmayı düşündüğüm meslek için emek verdikten sonra neden hâlâ tedirginim? Uğur Mumcu, Abdi İpekçi veya Hrant Dink gibi gazetecilerin suikasta uğradıkları bir ülkede, Nedim Şener veya Ahmet Şık gibi gazetecilerin yaşadıklarını ben de yaşar mıyım? Sırada hangi gazeteciler var?
Gazeteci olmak bu kadar kötü bir şey ise, üniversiteler bu eğitimi veren bölümleri kaldırsın. Çünkü “Ergenekoncu” yetiştiriyorlar! Ancak gazetecilik kötü bir şey değilse ve üniversiteler bizlere bu şansı sağlamakta haklıysa, birileri bizi Ergenekonculaştırıyor. Son yıllarını, Ergenekon soruşturmasının yürütülmesindeki çarpıklıkları ortaya koymak için harcayan hocam Ahmet Şık da artık “Ergenekoncu” olduğuna göre, ülkemdeki her gazetecinin potansiyel “Ergenekoncu” olduğunu söyleyebilirim. Ve şimdi soruyorum: Siz gazeteciler; Ergenekonculaştıramadıklarımızdan mısınız?