Ergenekon'da teğmenlere komplonun belgesi

gugukcuk

New member
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
821
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Gerçeklik yalnızca bir ilizyondur,yalnız inatla is
"Kafes eylem planı” ve “Amirallere suikast” iddialarına ilişkin davalarla birleştirilen Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmatla ilgili 69 sanıklı davanın 14’üncü duruşmasında çarpıcı bir detay ortaya çıktı. Mahkemede tutuklu teğmenler Faruk Akın ve Sinan Efe Noyan’ın avukatı İrfan Sütlüoğlu, teğmenlerin evinin araması sırasında kayıt yapan polis kamerası görüntülerini mahkeme heyetine izlettirdi. Kayıtta polisler patlayıcıların bulunduğu buzdolabına yöneldiklerinde hiç bir şey görünmüyorken bir polisin diğerine “Poşet mi var orada?” dediğinde diğer polisin “Şiiit” diyerek susturması dikkat çekti. Görüntünün devamında ise polislerin poşetleri zorlanarak çengel benzeri bir araçla çıkardığı anlaşıldı.

BIRAKIN HAYATIMI KURTARAYIM

Duruşmada savunmasını yapan Teğmen Faruk Akın, “Ben Harp Okulundan derece ile mezun oldum. Benimle aynı dönem zar zor mezun olanlar 2 ay sonra üsteğmen olacak. Mesleğimi dondurdunuz bari bırakın hayatımı kurtarıyım” dedi. Faruk Akın savunmasını yaparken annesi gözyaşlarını tutamadı.

KOÇ MÜZESİ’NDEKİ PATLAYICILAR

Duruşmada Koç Müzesi’ndeki denizaltıda bulunan patlayıcılar ile ilgili de ilginç gelişmeler yaşandı. Davanın salı günü görülen duruşmasında Rahmi Koç Müzesi Müdürü Ertuğrul Duru, tanık olarak dinlenmiş ve denizaltına gizlenmiş patlayıcıları rehber olarak çalışan Oğuz İşleyen’in öğleden sonra kendisine getirdiğini söylemişti. Bugün görülen duruşmada da rehber İşleyen, patlayıcıları öğleden sonra bulduğunu doğruladı. Ancak Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’ndan gelen bir yazıda ise patlayıcıların bulunduğu gün sabah saat 10.00’da komutanlığı kendini Ertuğrul Duru olarak tanıtan birinin aradığı ve patlayıcı madde bulunduğunu söylediği kaydedildi. Sanık avukatları ise, patlayıcıları öğleden sonra bulduğunu ve kimseye söylemediğini ifade eden Duru’nun aynı gün sabah 11.00 sıralarında Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’na giriş yaptığına dair kayıtları mahkemeye sundu. Mahkeme sanıkalrın tutukluluk hallerinin devamına ilişkin karar verirken duruşmayı 3 ay sonrasına erteledi.

O POŞETTEN PATLAYICI VE ‘SUİKAST EMRİ’ ÇIKMIŞTI

Amirallere Suikast soruşturması kapsamında 18 Temmuz 2009’da Gölcük Değirmendere’de denizci teğmenler Faruk Akın ve Sinan Efe Noyan’ın müşterek oturdukları evde polis tarafından arama yapıldı. Aramaya askeri yetkililerle birlikte narkotik timleri de katılmıştı çünkü gelen ihbarda teğmenlerin uyuşturucu kullandıkları iddia ediliyordu. İki teğmenin de evde bulunduğu sırada yapılan aramalarda buzdolabının arkasında hem suikast emri veren bir pusula, hem de o suikastta kullanılacağı iddia edilen, yarım kilo ağırlığında patlayıcı bulunmuştu. Poşetin içindeki kağıt parçasında “Uğur ve Metin Paşa’ya yapılacak operasyon” yazısı bulunuyordu. Düzgün bir el yazısı ile kaleme alınan notta bahsedilen Uğur Paşa, dönemin donanma komutanı, şimdiki deniz kuvvetleri komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit. Metin Paşa ise dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç’tı.

Damla YILDIRIM - VATAN
 
Gölcük Donanma Komutanlığından 10 Çuval CD görüntülü BELGE çıkardı Polis ...
Hainler ,Askerleri Öldürtenler,Karakolları Bastırtanlar, Mehmetçiğe Kahpe ve Kalleş PUSULAR kuranlar,Mehmetçiğn eline pimi çekilmiş el bombası verip 4 Askeri öldüren Teğmen, 65 BİN Gizli Devlet sırını Yabancı servislere satanlar, Ordu içindeki FUHUŞ Çetesi BİNLERCE Olayın hangi birini yazayım be ..
YARGIYA HESAP VERİYORLAR....30 senedir 4 çapulcu pkk yı BİTİRMEYEN HAİNLER HESAP VERSİNLER...
 
Gölcük Donanma Komutanlığından 10 Çuval CD görüntülü BELGE çıkardı Polis ...
Hainler ,Askerleri Öldürtenler,Karakolları Bastırtanlar, Mehmetçiğe Kahpe ve Kalleş PUSULAR kuranlar,Mehmetçiğn eline pimi çekilmiş el bombası verip 4 Askeri öldüren Teğmen, 65 BİN Gizli Devlet sırını Yabancı servislere satanlar, Ordu içindeki FUHUŞ Çetesi BİNLERCE Olayın hangi birini yazayım be ..
YARGIYA HESAP VERİYORLAR....30 senedir 4 çapulcu pkk yı BİTİRMEYEN HAİNLER HESAP VERSİNLER...

bugün ipini tutandan bunu ögrendin heralde akşama kadar aynı cümleyi yazar durursun...
 
alıntı : Gölcük Donanma Komutanlığından 10 Çuval CD görüntülü BELGE çıkardı Polis ...
Hainler ,Askerleri Öldürtenler,Karakolları Bastırtanlar, Mehmetçiğe Kahpe ve Kalleş PUSULAR kuranlar,Mehmetçiğn eline pimi çekilmiş el bombası verip 4 Askeri öldüren Teğmen, 65 BİN Gizli Devlet sırını Yabancı servislere satanlar, Ordu içindeki FUHUŞ Çetesi BİNLERCE Olayın hangi birini yazayım be ..
YARGIYA HESAP VERİYORLAR....30 senedir 4 çapulcu pkk yı BİTİRMEYEN HAİNLER HESAP VERSİNLER...


biz ne yayınlıyoruz adam ne cevap veriyor nasıl tipler bunlar ya yuh lan...
 
hep aynı tip.tornadan çıkmış gibi.
 
ee kimin damarına bastılar acaba ? yada suçlularmı bu komutanlar gerçekten kendileri yazıpta koyabilirler o yazıları ama polisin şiiit demesini nerden ispatlı kanıtlı görmedik biz mahkemede görmüşler orda olan orda kalıyorsa mahkemeden kim dışarı sızdırdı bunları ? ateş olmayan yerden duman çıkmaz
 
umarım sizde yakınlarınızda bu tip bir iftiraya kurban gider yıllarca hakkınızda hiç bir hüküm çıkmadığı halde dört duvar arasında tutuklu yaşarsınız çünkü başka türlü anlayacağınız yok sizin insanlığınız ölmüş, vicdanınız çürümüş...
 
sevgili dostum gugukcuk ve l3adl3oy ve Wolf, tarafsızlık ve akıl içeren yorumlarınız için teşekkür ederim.

Bu tip insanları anlamakta zorlanıyorum.

İftira, fitne fücür, dedikodu dinimize göre yasak değil, mehruh değil, '' HARAM '' olarak açıklanmış.

Buna rağmen vicdani, dini, akli kanalları açık olan, açık olan diyorum çünkü öyle olduğunu söyleyip duruyorlar, bu kanalları açık olan insanlar böylesine aleni, böylesine mesnetsiz, böylesine fitne dolu bir davranışa destek olmak için gayret gösteriyorlar. Bunu anlamak ve akıl, vicdan, iman ile bağdaştırmak gerçekten imkansız.

Adam şehitlerin ruhuna rahmet okuyor, yakınlarına metanet diliyor, ardından demokrasi, insan hakları maskesiyle, amerika ve ingiltereden aldığı emirleri harfiyen uygulayan, bölücüleri azdıran recebin eteğini yalıyor. Öpse iyi, yalıyor.

Ardından Türk milletini ve demokrasiyi ne kadar sevdiğini yazıyor. Diyorumya, bu davranışları akıl, vicdan, iman ile gelde bağdaştır.
 
TSK dan 1 tane RÜTBELİ HESAP VERMEDİ bu ülkede..
sizler Milletin evlatlarını kahpe Pusularda Katlettirerek Milletten İNTİKAM alanlarsınız...
TSK mesubu 1 subayın en azı 5.000 TL MAAŞ alıyor yediği içtiği evi arabası lojmanı,orduevi BEDAVA ..benim MEHMEDİM onlar gibi PARA almadan ülkesi için kahpelerce pusulara düşürülüp ŞEHİD ediliyor..
ORDU GK başkanı HESAP VERMELİDİR.. yok öyle vatan,millet Edebiyatıyla milleti kandırma BİTTİ...
 
Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin Hayatı ve Savunması





PORTRE: TEĞMEN
MEHMET ALİ ÇELEBİ

Facebook, twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinde ya da internet haber sitelerinde Mehmet Ali Çelebi’nin ön savunması okunma rekorları kırıyor.

Merak ettim araştırdım; ancak Teğmen Çelebi’nin hayat hikayesini hiçbir yerde göremedim.

Kimse merak etmiyor mu?

Ben ettim…

Bakın neler buldum…

Temmuz (1908) Devrimi yıldönümünde, 23 Temmuz 1984’te doğdu.

Baba Muharrem Çelebi banka veznedarı.

Anne Rukiye Çelebi gardiyan.

Annesi Amasya Cezaevi’nde görevliydi ve oğlunu bırakacak kimsesi olmadığı için onu her gün hapishaneye götürdü. Mehmet Ali Çelebi cezaevinin maskotu oldu; gardiyanlar ve mahkumlar tarafından büyütüldü. Cezaevi ile, koğuşlar ile tanışması yeni değildi yani.

1990 yılında Amasya Atatürk İlkokulu’nda öğrenime başladı. Okulu birincilikle bitirdi.

1995-1999 yıllarında sınavla kazandığı Amasya Anadolu Lisesi ortaokul bölümünü de birincilikle bitirdi.

Tüm diğer sınavları da kazanmasına rağmen, ağabeyi Volkan’ın Askeri Lise’de okumasının etkisiyle 1999 yılında kendi isteğiyle Maltepe Askeri Lisesi’ni seçti. (Ağabeyi 2001 yılında felsefeye yönelik aşırı ilgisi nedeniyle Hava Harp Okulu’ndan kendi isteğiyle ayrıldı.)

Mehmet Ali Çelebi 2000 yılında Askeri Liseyi de birincilikle bitirdi ve dönemin Ege Ordu Komutanı Orgeneral (ve bugünün Ergenekon sanığı) Hurşit Tolon’dan diplomasını aldı.

Kura ile karacı olduğu belirlendikten sonra 2003 yılında Kara Harp Okulu’nda eğitim ve öğretim hayatına başladı.

2007 yılında okulu dördüncülükle bitirdiği için diplomasını Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tan aldı ve o fotoğraf karesi sonradan çok kullanılacak tarihi bir kare oldu. Öğrenim boyunca bütün notları 10 üzerinden 10 ya da 10 üzerinden 9.5’in altına hiç düşmedi.

2007 yılında helikopter pilotu olmayı tercih etti; bunun için çeşitli ve ayrıntılı sağlık taramalarından geçtikten sonra, kendi dalında dünyanın en zor kursu tabir edilen helikopter pilotluğu sertifikasını bir yıllık yoğun eğitim sonunda üstün başarıyla elde etti.

Peki, bu çok başarılı Teğmen Çelebi okul dışında nasıl biriydi?

Tatlı-sert bir mizacı vardı.

Sakin ve gururluydu. Doğruluğu ve onuru her şeyin üstünde tutuyordu.

Mücadeleciydi.

Harp Okulu öğrenciliği döneminde arkadaşlarına, final sınavları öncesi bir hoca gibi 50-60 kişilik gruplar halinde ders anlatımları ve onların bu anlatımlar sonucunda sınavlarını geçmesi kulaktan kulağa efsane şeklinde anlatıldı.

Tarihe meraklıydı. Başucunda her zaman Nutuk vardı. (Nutuk’u arkadaşlarına ve onların akrabalarına okumalarını salık vermesi iddianamede altı çizili ve büyük harflerle yazılarak suç unsuru sayıldı! Savcı ile Teğmen Çelebi arasında savunması sırasında bu konuda tartışma yaşandı.)

Kitap kurduydu. Öyle ki, 2.5 yıllık cezaevi hayatında 500 kitap okudu.

Felsefeye düşkündü. Bunun bir nedeni de ağabeyi Volkan’ın felsefe öğrenimi görmesiydi. Herakleitos’un Fragmanlar’ını; Apuleius’un Başkalaşımları’nı; Platon’un Devlet’ini ve Diyaloglar’ını; Aristoteles’in Nikomakhos’a Etik’ini ve Retorik’ini; Epiktetos’un Söylevleri’ni; Boethius’un Felsefenin Tesellisi’ni; Seneca’nın Tanrısal Öngörüsü’nü; Descartes’ın Meditasyonlar’ını; Spinoza’nın Etika’sını; Erasmus’un Deliliğe Övgü’sünü; Thomas Hobbes’un Leviathan’ını; Francic Bacon’un Denemeleri’ni; Mevlana’nın Mesnevisi’ni çok sevdi.

Şiir seviyordu. Şair olarak Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı, Nazım Hikmet’i, Yunus Emre’yi, Orhan Veli’yi beğeniyordu.

Futbol lisansı da olan Teğmen Çelebi okul takımının başarılı futbolcularından biriydi. Küçüklüğünden itibaren koyu bir Beşiktaşlı ve Amasyaspor’luydu.

Sualtı dalgıçlık kursiyerliğini de tutuklanmadan kısa bir süre önce başarıyla bitirdi.
 
Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin Hayatı ve Savunması



SAVUNMASI ;

DÜNYAYA HAYKIRIYORUM: ISLAH OLMADIM…!!!!!

Vatanıma ihanetten yargılanıyorum. Bir şüphe kırıntısı dahi akıllarda yer ederse eğer, milletimden talebimdir: Çıkarın o şanlı üniformamı üzerimden.Yeter olsun! Mübarek vatan havasını ciğerlerime sokmayın.Lekelenmişse eğer topraklara sürtün alnımı. Daha fazla değdirmeyin vatan topraklarına ayaklarımı.Dağ doruklarına bırakın bu bedeni; kuşlar etimi çeke çeke parçalasınlar beni. Bütün varlığımı ovalara saçsınlar ki ibret olsun âleme..

İkinci Ergenekon davasında tutuklu yargılanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi, 16 Ağustos 2010′da, 74. duruşmada, izleyenlere derinden etkileyen bir klonuşma daha yaptı. Çelebi, “Atatürk’ün iradesini, şehit ruhlarının dileklerini ve Türk milletinin vicdanını kendi sesimde topla***** bütün dünyaya haykırıyorum: Ben ıslah olmadım” dedi. İşte Mehmet Ali Çelebi’nin duruşmada yaptığı konuşmanın tam metni…

Sayın başkan, saygıdeğer heyet,

Mustafa Kemal’den, onun devrimlerinden millet olarak şahsi çıkarlarımız adına ödün vere vere Hasdal, Silivri zindanlarına çekildik. Bizi ihanete uğrayan Atatürk devrimleri buralara attı. Hakikatin ağırlığını yüklenemeyen geçim kapısı vatanseverliği de burada tutuyor.

İki sene evvel TSK’nin namuslu ellerinden, birliğimden terörist olma şüphesiyle alındım. Kuvvetli suç şüphemi oluşturan delil klasörü incelendiğinde (252 nolu klasör) Kemalizmin terörist ideoloji ilan edildiğini göreceksiniz. Bilinmelidir ki Atatürk Devrimlerinin nasibi terör iddianamelerine oyuncak olmak değildir. Bunlar Mustafa Kemal’i anlayacak kıratta olmayan hastalıklı kafaların, sefil ruhların ürünüdür. Kurduğu devlette onun sağladığı nimetlerden yararlananlar onu yargılamaya çalışıyor! Bina mimarı, resim ressamı yargılayabilir mi? Şaşırmıyorum, çünkü diğer suç unsurum Nutuk’tan bu mikroplara karşı bağışıklıyım:

“Gelecek kuşakların Türkiye’de Cumhuriyet’in ilan edildiği gün, ona insafsızca saldıranların başında cumhuriyetçiyim diyenlerin yer aldığını görerek asla şaşıracaklarını sanmayınız. Aksine Türkiye’nin aydın ve cumhuriyetçi çocukları böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların gerçek düşüncelerini tahlil ve tespitte hiç de karamsarlığa düşmeyeceklerdir.”

Mustafa Kemal’e ait düşüncelerle suçlanıyorum. Ne güzel benim suçum. Ne güzel benim davam. Zulmün hançerlerini üzerime çekecek kadar ona bağlı isem ne mutlu bana! Dilerim kuvveli şüphem katlanarak artar. O zaman hayatım daha da anlam kazanacaktır.

Kürsüye ulaşabilmem 2 senemi çaldı. Yüreğimdeki yurt sevgisi, askerlik gurur ve şerefimle bir de 26 yaşımla oraya yürüyecek ve savunma vereceğim.

Kanun gücüyle askere diz çöktürmeye çalışanlara,

Bu devlet, bu millet için peşinen ölüm tercihi yapmış Türk subayını iki senede iki büklüm yapabileceğini zanneden sığ zihniyetlilere,

Tarihin şanlı sayfalarına layık Mustafa Kemal adını terör sayfalarında lekelemek isteyenlere söyleyeceklerim var!

ISLAH OLMADIM

Bu toplantıya başkanlık eden, gözleri altında olduğumuz Ebedi Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün iradesini, titremeksizin bedenlerinden vazgeçen ve şimdi kabirlerinden başlarını kaldırarak bizleri izleyen şehit ruhlarının dileklerini, Türk milletinin vicdanını kendi sesimde topla***** bütün dünyaya haykırıyorum: BEN ISLAH OLMADIM!

Hiçbir güç benim vatana olan sevgim ve onun azametini ıslah edemez.

Beni hıyanetin dostu, karanlığın yoldaşı olmama suçundan ıslah edemezsiniz!

Utanmayanların yüzkarası olmaya devam edeceğim.

Uçurumlar arasından, ölüm yollarından, topların tüfeklerin namlusundan geçerek zihnimize, yüreğimize intikal eden Cumhuriyetin, Mustafa Kemal devrimlerinin en kıskanç neferlerinden olma suçundan ıslah edemezsiniz!

Ne sandılar Türk subayını? Ben insanlık tarihi boyunca evladı olduğu Türk milletinin boynuna esaret zinciri geçirtmeyen Türk Ordusu’nun subayıyım. Bunları suç kabul edenlerin müebbet okları karşısında ürküp çekilmiyorum. Esaret zincirini gururla bedenime sarıyorum. Görevimi şevk ve ümitle yüklenip onları istekle karşıma alıyorum.

İnancım odur ki Mustafa Kemal düşüncesinin takipçisi olmak, Türk milletinin ortak suçudur, hiç değilse namuslu kalan omurgasız olmayanların ortak suçudur bu. Türk milletinin her bireyi potansiyel suçludur.

Suç sayılan eyleme katılmam tam bir inanç ve bilinçledir. Bu uğurda taşıyacağım prangalardan, mahkûm edileceğim en ağır cezalardan şeref duyarım. Ama zindandan çıkacağımız gün bizi yeniden mahkûm etmeniz gerekecektir. Çünkü biz o gün de bugün olduğumuz kadar suçlu olacağız.

Savunma verdiğimde birtakım ülser kuyusu, ısmarlama basının pis nefesinde lekelenmiş önyargılı hafızalar; Adaletin sarsılmaz takipçileri, Mustafa Kemal’e dost vicdanlar; İki sene rehin alınmış bir muvazzaf subayın, KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ’ni görmek üzere,

En azından böyle bir kara lekeye inanırlarsa yüzüme tükürmek üzere burada olmalılar.

Şairin dediği gibi:

Bir şey varsa

Bir şey vardır

Bir şey yoksa

Çok şey vardır

Özdemir ASAF

Vatanıma ihanetten yargılanıyorum. Bir şüphe kırıntısı dahi akıllarda yer ederse eğer, milletimden talebimdir:

Çıkarın o şanlı üniformamı üzerimden.

Yeter olsun! Mübarek vatan havasını ciğerlerime sokmayın.

Lekelenmişse eğer topraklara sürtün alnımı.

Daha fazla değdirmeyin vatan topraklarına ayaklarımı.

Dağ doruklarına bırakın bu bedeni; kuşlar etimi çeke çeke parçalasınlar beni. Bütün varlığımı ovalara saçsınlar ki ibret olsun âleme…

Aklın almayacağı iftira ve isnatlarla bu tezgâhı kuranlar beni iki sene zindanda tutmakla başarılı olmuşlardır. Ancak ben onların bu küçük zaferine izin verecek kadar güçlüyüm. Bugün beni burada tutarak başları göğe erenler, yarın adaletin saf ışığı karşısında başlarını yerden kaldıramayacaklar olacaktır.

Zaman ve hadiseler her türlü hakikati ispat eder, fakat bazen böyle helak eden darbeler indirerek. Aldatmacaların son bulacağı ve kötülüklerin yenileceği gün gelecektir. Varsın o gün benim zindanımın üzerine doğsun, ne önemi var? O mutlu gün 2 yıldır bulunduğum, zulmün tesis ettiği sabit ikametgâhım! Hasdal’da beni bulacaktır.

O zaman zulüm adaletin buyruğuna girecek, tarih hakikati yine göndere çekecek, o sancak yine dalgalanacak ve dosta düşmana o ulvi düşünceyi haykıracaktır: “HARBİYELİ ALDANMAZ!”

Yolları kapattılar, açacağız.

Ufku kararttılar, ağartacağız.

Yurdumuz virandır, şenleteceğiz.

Yüce Heyeti Saygıyla Selamlarım!

Mehmet Ali Çelebi

Tutuklu Kr. Plt. Tğm.

Daha Önceki Savunması ;

Mehmet Ali Çelebi askeri liseyi birincilikle, Harp Akademisi’ni de dördüncülükle bitirmiş. 15 aydır Ergenekon’un tutuklu sanığı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda, Kara Pilot Teğmen. 24 yaşında. 2. Ergenekon davasının 24 Kasım günkü 20. duruşmasında konuştu. O konuşurken, izleyenler gözyaşlarını tutamadı.

Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi, söz isteyerek yaptığı konuşmaya, “Sayın Başkan, mahkemenizin yargılama şekli TSK’ya hayasızca saldıranlara cesaret vermektedir” diyerek başladı.
Gazetelerin TSK ve Genelkurmay Başkanlığı aleyhinde, hakarete varan yazı ve yorumlardan alıntılar yapan genç Teğmen, “bizler neden hedefiz” dedi ve Mustafa Kemal’in Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde subaylara yaptığı konuşmadan bir bölümle yanıtladı:

“Kuvvet ordudur! Düşmanlar milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giriştiler, kumandanlarımıza ve subaylarımıza tecavüz etmeye başladılar. Ordumuzu tamamen lağvederek, milleti bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler. Herhalde ordu, düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi oldu. Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek ve aşağılamak lazımdır. Bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi boğazlamakta engeller ve müşkülat kalmaz.”

Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Unutmayalım; ordu milletin namusudur. Bizler önce şeref, sonra hayat anlayışıyla yetiştirildik. Er veya geç aklandığımızda savcılar kendilerine Mustafa Kemal’in sözünde yer beğensinler!”

14 yaşında girdiği askeri lise diplomasını Org. Hurşit Tolon’dan aldığını belirten Teğmen Çelebi, “Kendisinden almam benim için şereftir. Gurur ve onur duyuyorum” dedi.
“Yalnız bu husus savcılarımızın gözünden kaçmıştır. Hukuksuzca ek klasör göndermeye devam edeceklerse askeri lise diploma töreni CD’sini kendilerine verebilirim. Ne de olsa hazır bir örgütsel irtibat!”

“BEN TERÖRİST, ONLAR DEMOKRATİK GERİLLA!”

Teğmen Çelebi konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Ben tanık olmak istemediğim için tutuklanıyorum. Vatan hainleri, biz şerefli Türk subaylarını karalamak için savcıların teşvikiyle tanık olabiliyorlar.
Ben ifade vereceğim yeri, Türk milletinin şerefli kürsüsü olarak görüyorum.
Onlar ise, garez ve intikamlarına tatmin kürsüsü…
Ama ben terörist onlar demokratik gerilla…
Benim evime rejimin teminatı polis, bir orduyla kapıyı kırarız tehdidiyle giriyor, sahte evrak tanzim ediliyor. Tutuklandıktan sonra ailem sürekli rahatsız ediliyor. Babamın işyeri gasp ediliyor. Diğer taraftan bebek katillerinin ayaklarına savcılar gidiyor, bir kırmızı halı serilmediği kalıyor. Neden? Çünkü ben terörist, onlar barış elçisi…
Türk milleti adına karar verdiğini söyleyen yüce heyet, acaba, Türk milletinin, teröristi subayına yeğlediğini mi düşünüyor? Türk yargısı, teröristi aklama, subayı aşağılama kurumu mudur?
Bakınız, devrem Eren Teğmen dağda terörist kovalarken terör örgütü üyesi olmak şüphesiyle 6 ay tutuklu kalmıştır. Müteakiben tutuksuz yargılanmak üzere görev yeri Yüksekova’ya dönmüştür. Eren Teğmen, Atilla Albayımın savunmasında bahsettiği gibi Savcı Zekeriya Öz’ün ‘Şırnak’tan paketledim de getirttim’ dediği teğmen …”

Silivri’deki Ergenekon duruşmalarında savunmalar devam ediyor.
Fakat acıklı olan, iddianameleri çarşaf çarşaf yayınlayanların bu savunmaları görmemezlikten gelmeleridir.
Ne yazık ki medya iyi bir sınav vermiyor..
 
Alın size okuyun belki aklınızda ki hoş akılnızı kullanmaktan imtina etmiş bir çoğunuz ne yazıkki yinede bir ihtimal aklınızda bir soru işareti oluşturma adına koydum foruma. Yani geleceğimizin nasıl ortadan kaldırıldığını görün artık !!!
 
TSK dan 1 tane RÜTBELİ HESAP VERMEDİ bu ülkede..
sizler Milletin evlatlarını kahpe Pusularda Katlettirerek Milletten İNTİKAM alanlarsınız...
TSK mesubu 1 subayın en azı 5.000 TL MAAŞ alıyor yediği içtiği evi arabası lojmanı,orduevi BEDAVA ..benim MEHMEDİM onlar gibi PARA almadan ülkesi için kahpelerce pusulara düşürülüp ŞEHİD ediliyor..
ORDU GK başkanı HESAP VERMELİDİR.. yok öyle vatan,millet Edebiyatıyla milleti kandırma BİTTİ...


Ey insanoğlu senin bu asker düşmanlığının perde arkasını merak ediyorum. Tüm samimiyetimle ama emin olki senin yazdıklarının yüzdadoksanının doğruluk payı yok. Yalan dolan iftira yani ama bu bilgileri nasıl bir araya topladın onu merak ediyorum. Ordu bir bütündür. Subayı, Astsubayı, Uzman Jandarması, Uzman Erbaşları, Çavuş, Onbaşı ve Eri ile. Samimi olarak eğer bilmek istediğiniz bir şey varsa cevaplayabilirim. Am çamur atmadan, Hakaret etmeden. Adam gibi.
 
TSK dan 1 tane RÜTBELİ HESAP VERMEDİ bu ülkede..
sizler Milletin evlatlarını kahpe Pusularda Katlettirerek Milletten İNTİKAM alanlarsınız...
TSK mesubu 1 subayın en azı 5.000 TL MAAŞ alıyor yediği içtiği evi arabası lojmanı,orduevi BEDAVA ..benim MEHMEDİM onlar gibi PARA almadan ülkesi için kahpelerce pusulara düşürülüp ŞEHİD ediliyor..
ORDU GK başkanı HESAP VERMELİDİR.. yok öyle vatan,millet Edebiyatıyla milleti kandırma BİTTİ...

Ben senin şu forumda yorum yaptığın hiçbişeye katılmıyorum. Ama en azından atarken tutarlı at. Subay maaşlarından bile haberin olmadan sallıyorsun. Bu ülkede İstanbul'da geçinemem diye senelerce Anadolu'nun her yerinde gezen bir sürü askeri personel var. Onlarda istiyor senin gibi İstanbul'un güzelliklerini yaşamayı, güzel kızlarıyla gezmeyi..

Sen de burda oturup bilgisayar başından ahkam kesmekle uğraşıyorsun. Kimsenin kimseyi de kandırdığı yok. Bizim Mehmedimiz ya er olur ya onbaşı ya da subay bu önemli değil. Her işin bir kuralı vardır. Çırak varken usta fazla çalışmaz. Askeriyede de rütbe esas olduğu için en kıdemsiz olan daha fazla çalışır. Bu bir yadsınamaz gerçek. Ama sen bunları ordu içinde bölünme olacak şekilde lanse ediyorsun. Biraz adaletli ol lütfen...
 
Geri
Üst