haberi izlediğimde yanılmıyorsam başbakan erdal eren için değil ülkücü şehit Mustafa Pehlivanoğlu için o gözyaşlarını tutamadı.. kaldıki erdal eren için de aynı hassasiyetle 12 eylül zulmünü ortaya koydu . ve bir tek o değil ,gruptaki birçok vekil ağlamaya başladı..
ne yazıkki mhp camiasından dökülmesi gereken gözyaşlarını, düne kadar birbirimizi eleştirdiğimiz milli görüş çizgisindekiler savunur hale geldiği için,ve ülkücünün ağlayanı akp olduğu için mhp lilerin utanması gerekir.
sol zihniyeti anlayabilirm, kardeşi bile olsa ölenin derdi değil, önyargısının ideolojisinin derdi tutmuş eskimiş bir yürek ateşine sadece saygı duymak düşer.. bu fedakarlığı umarım bir dahaki seçimde m. vekilliği adaylığı ile taltif edilir o kardeşin..tıpkı kuyumcu davasıyla baykalın kongresinde boy gösteren ergün aydoğan adlı chp li üyenin daha sonra vekil olması gibi..ya da baykalın kasedindeki diğer isim nesrin baytok gibi.önce özel kalemi sonra vekili....
12 EYLÜL’ÜN İLK İDAMI
Peki Başbakan Erdoğan’ın 12 Eylül Anayasası’nın ve anlayışının sona ermesi için 12 Eylül’deki referanduma evet demenin önemini anlatırken andığı bu isimler kim?
Başbakan Erdoğan konuşmasında ilk olarak, 12 Eylül rejimi tarafından idam edilen ilk isim olan Necdet Adalı’yı andı. Adalı (1958 – 8 Ekim 1980), dönemin Kurtuluş Hareketi’nin lise kanadı Dev-Lis’e mensup bir devrimci militandı.
Adalı 1977’de Ankara’da Yıldırım Beyazıt Lisesi’nde öğrenciyken bir kahvehanenin taranması olayıyla ilgili olarak tutuklanarak Ulucanlar Cezaevi’ne kondu. Bu sırada gerçekleştirilen bir firar eylemine “nasıl olsa suçsuzluğunun anlaşılacağını” ileri sürerek katılmadı.
Kendisini yargılayan mahkeme başkanı Albay Hamdi Sevinç’in Adalı’nın suçsuz olduğunu ileri sürmesine karşın, mahkeme heyeti tarafından suçlu bulundu. Karara şerh koyan mahkeme başkanı Sevinç bu tutumu nedeniyle ceza aldı ve sonradan ordudan istifa etti.
Adalı 8 Ekim 1980’de Ulucanlar Cezaevi’nde asılarak idam edildi. Şair Nevzat Çelik’in yazdığı ve daha sonra Ahmet Kaya tarafından bestelenen “Şafak Türküsü” şiiri onun için yazıldı. Başbakan Erdoğan’ın bir bölümünü okuduğu şiir şöyle başlıyor:
Beni burada arama
Arama anne
Kapıda adımı, adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.
Kaç zamandır yüzüm traşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim kulağım kirişte
Ölümü özledim anne…
BALGAT KATLİAMI’NDAN SONRA…
Daha sonra, dönemin bir sıkıyönetim mahkemesi hakimi tarafından “solcu Necdet Adalı’nın ardından denge sağlamak için idamına karar verildiği” açıklanan sağcı Mustafa Pehlivanoğlu, Başbakan Erdoğan’ın andığı ikinci isimdi. Erdoğan, Pehlivanoğlu’nun ailesine yazdığı mektubu okurken gözyaşlarını tutamadı.
Necdet Adalı’dan birkaç saat sonra idam edilen Pehlivanoğlu, 12 Eylül darbesinden sonra idam edilen ilk ülkücüydü.
Ankara Balgat’ta, 10 Ağustos 1978 gecesi teravih vakti, beş kahvehane kimliği belirsiz kişilerce tarandı, beş kişi yaşamını yitirdi. Bu olay “Balgat katliamı” olarak anılır. Olaydan sonra polis, 3 kilometre uzakta, Ülkücüler’in yoğun olarak yaşadığı Karapınar Mahallesi’ne baskın düzenledi ve bir grup genci gözaltına aldı. Bu gençlerden biri de 22 yaşındaki Mustafa Pehlivanoğlu’ydu.
Pehlivanoğlu, 12 Eylül 1980 darbesinden önce yapılan yargılama sonunda idam cezasına çarptırıldı. İki yıl kadar hapis yatan Mustafa Pehlivanoğlu ile aynı davadan yargılanan İsa Armağan, yatmakta oldukları Mamak Askeri Cezaevi’nden kaçtılar. Yurtdışına kaçma planları yaparlarken 12 Eylül darbesi gerçekleşti ve sıkıyönetim ilan edildi.
Mustafa Pehlivanoğlu ile İsa Armağan, 18 Ağustos 1980’de Kütahya’da saklandıkları bağ evinde yakalanarak tekrar cezaevine kondular. 7 Ekim 1980 tarihinde idamı onaylanan Mustafa Pehlivanoğlu, 7 Ekim’i 8 Ekim’e bağlayan gece yarısından sonra, solcu Necdet Adalı’dan birkaç saat sonra, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde idam edildi.
Mustafa Pehlivanoğlu mahkemesi boyunca polisin ifadesini işkence zoruyla aldığını ve masum olduğunu iddia etmişti. Ailesi idamı, infazdan üç gün sonra çocuklarını ziyarete geldiklerinde öğrenebildi.
18 YAŞINDAN KÜÇÜKTÜ…
Başbakan Erdoğan’ın ismini andığı üçüncü genç, Erdal Eren (25 Eylül 1964 – 13 Aralık 1980) oldu.
Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisi Giresunlu Erdal Eren, 12 Eylül Darbesi öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giydi ve asılarak idam edildi. Onu idama götüren süreç şöyle gelişti:
Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve ODTÜ öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980’de Milliyetçi Hareket Parti’li Bakan Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü. Suner’in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat’ta düzenlenen gösteride gözaltına alınan 24 kişinin arasında Erdal Eren de vardı. Gösteri sırasında çıkan çatışmada er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Erdal Eren, yargılanarak 19 Mart 1980’de idama mahkum edildi. Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan karar, 13 Aralık 1980’de Ankara Merkez Cezaevi’nde infaz edildi.
Erdal Eren, idam edilmeden 16 saat önce ziyarete gelen gazeteci Savaş Ay ve Emin Çölaşan’a, “avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18’den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını” söylemişti.
Eren’in idam kararını iki kez bozan Yargıtay 3'üncü Dairesi üyesi emekli Hakim Albay Ahmet Turan, idamdan 28 yıl sonra şöyle konuşmuştu: “Eren’in er Zekeriya Önge’yi kasten öldürdüğüne dair vicdani kanaatim yoktu. Eren önden ateş etmiş, asker sırtından vurulmuştu. Kurşunun da o tabancadan çıktığına dair kanıt yoktu.”
SABAH NAMAZINDA DİPÇİKLE
Başbakan Erdoğan’ın ismini zikrettiği dördüncü genç ise 14 Temmuz 1987’de, Mamak Cezaevinde sabah namazını kılarken bir askerin arkadan kafasına dipçik vurmasıyla öldürülen Bafralı Hüseyin Kurumahmutoğlu oldu.
Kurumahmutoğlu, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’nın Bafra sanıklarındandı ve ölümünden sonra hem Ülkücü – sağcı, hem de İslamcı örgütler tarafından kahramanlaştırıldı.
mynette yayınlanmış haberin bir bölümü
ŞİMDİ YA EL VİCDAN BE SOLCUSU SAĞCISI ÜLKÜCÜSÜ İDAM EDİLENLERİN ÜZERİNDEN SİYASET Mİ YAPILIR.
nE OLACAK EVET denirse hesap mı sorulacak
Erbil tuşalp okuyun 12 eylül tutanaklarını, artık demokrasi isteyin kitaplarını
Eğer hesap sorulacaksa evet oyu basmayan namerttir
Ancak zaman aşımından bir şey yapılamayacagı aşikar .
Öyleyse niye EVET?
bU insanları bu şekilde kullandırmamalıyız. İşine gelince solcu sever işine gelince halkların kardeşliği
Bırakın bu ayakları kardeşim biz halkız amma dört torba kömüre satılacak oyu olmayan yakın tarihi bilen bizzat o zamanları yaşamış halk.
Allah aşkına 12 eylül ün hesabımı sorulacak
Yoksa anayasa mahkemesi üyelerine ayar mı çekilecek amaç ne ?
Hedef saptırmayın kanmayız.