Sitenin birinde dikkatimi ceken ve cok hosuma giden bir yazi oldugu icin paylasmak istedim ancak cok uzun oldugu icin ozetledim.
Son günlerde Türkçe ibadet, Türkçe ezan gibi ifadeleri sıkça duymaya başladık. Bilerek mi yapılıyor, yoksa bilmeyerek mi yapılıyor anlamakta zorlanıyorum. Talep edenlere baktığımda ibadet etmeyen ama, ibadet edenlere karışma heveslisi olan kişilerden oluştuğunu görüyorum. En önde gelen isimler bile Namaz kılmadığını söylememek için;” Size ne? O benim TANRI ile aramdaki olaydır” gibi kaçamak cevap verdiklerini okuyoruz. Bu tip konuşanların İslam’ın ruhunu anlamadıklarını, kendilerinin zaten ibadet etmek gibi bir düşünceleri olmadığı, İbadet etmeyi gereksiz, boşuna ve bilinçsiz yapılan bir eylem olduğu düşüncesine sahip kişiler olduğunu görüyoruz.
Hatta Türkçe Ezan ve Türkçe ibadet konusunda bu gunun bazi hocalarinin fetva verdigini duyuyoruz. Halkın ezici bir çoğunluğu Hanefi mezhebinden oluşu, İmam-ı Azam Ebu Hanefi Hz. lerinin de belli bir süre, yani Arapça öğreninceye kadar kısa bir süre farklı bir dille ibadete izin vermesini kendilerine delil olarak aldılar. Halbuki Ebu Hanefi hz. leri daha sonra bu içtihadından vazgeçmiş, diğer müctehidlere katılmıştır (İbnu'l-Humam, Feth, I/201).
Günümüzde de hala Türkçe ibadet, Türkçe Ezan diye tepinenleri görüyoruz. Kendiler Türkçe ibadet etmişler de kim engellemiş bilmiyorum. Her insanın inancı kendisinedir. Kimse kimsenin inancına karışamaz diyeceksiniz, sonra kalkıp eski MGK genel sekreteri Tuncer Kılıç paşa gibi “Türkçe ibadet olmadıkça irtica sürecek” beyanatları vereceksiniz, Erol Evgin’in okuduğu şiirden sonra “Atatürk bugün olsaydı Türkçe ibadet olurdu” şeklinde ki veciz sözünü, Sn. Necdet Sezer gibi neredeyse ayakta alkışlayacaksınız. Allah aşkına ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Kime kafa tuttuğunuzun farkında mısınız?
Hani bir söz vardır bilir misiniz; Cahil ile sohbet zordur bilene, Zira ne gelirse söyler diline.
Hani diyorum madem bu kadar meraklısınız, siz bizzat kendiniz bir uygulayın. Yalancıktan da olsa alnınız bir secde görsün, Hayır onu bile yapmazlar.
Yapılan araştırmalardan açığa çıkan gerçek; Türkçe ibadet, Türkçe ezan diye ısrar edenler, kesin olarak İslam’ın ruhundan haberi olmayan, ya art niyetli, ya da farkında olmadan bilgisizliğinden dolayı art niyetlilerin yardımcıları durumuna düşen kişiler. Zaten amaç Dinde gelişme, Dini kavramları anlamak olsa idi, dilimize çevrilmiş birçok kaynak eserden faydalanabilirlerdi. Hani derler ya; Namazda gözü yok ki ezanda kulağı olsun hesabı, ne istediklerinin farkında değil gibi davranıyorlar.
Bu gibi dileklerde bulunan kardeşlerim varsa ve art niyetli olmadıklarını ileri sürüyorlarsa, bir zahmet kendilerin de bir denesinler, Hatta hoşlarına giderse devam da etsinler. Daha önce de bahsettiğim gibi İslam; Kişinin bizzat kendisine yapılmış bir tekliftir. BEN böyle anladım, böyle uygun gördüm, böyle yapıyorum diyerek kendince bir yol çizebilecekleri tercih hakları vardır. Bu konuda herkes istediği şekilde inanabilir. Kendinizce bir din de uydurabilirsiniz. Nasıl olsa karşılığını da siz yaşayacaksınız. Ancak diğerlerine karışmayın lütfen.
Ezanda ve salat (Namaz)ibadeti dediğimiz çalışmalarda Dil değiştirilemez.
Kur’an’ı Türkçeye çevirip okuyabilirsiniz, piyasada yüzlerce tercüme edilmiş Kur’an vardır, Yorum yapabilirsiniz, ki bu yapılıyor. Ayet ve hadislerde geçen tüm önerileri kuralları tartışabilirsiniz. Bilimsel olarak araştırmalara konu edebilirsiniz. Ancak Salat ( namaz) ve ezanı Türkçe yapamazsınız. Çünkü İSLAM DİNİ İNSAN KAYNAKLI BİR DİN DEĞİLDİR. O Dini yaratan, tebliğ eden, Arapça dilini seçmiş, programı o dilin fonetik frekanslarına bağımlı hale getirerek sabitlemiştir. İslam evrenseldir. Ne Arap’a ne Türk’e ne Acem’e ne Alman’a ne İngiliz’e özel indirilmiştir. Hedef aldığı birey olarak bizzat insanın kendisidir. Ülkesi, milliyeti, rejimi yoktur. Zamana bağımlı değildir. Bu nedenle herhangi bir grubun tekelinde değildir.Ezan ise vahiy kaynaklı bu Din’i tebliğ eden, öğreten kişi tarafından çağrıya sembol olarak uygun görülmüştür. Din adına değişiklik yapacak, konuşacak başka bir Resul, bir Nebi de artık gelmeyeceğine göre, Salat’a(Namaza) çağrı olarak İslam Dininde yerini almıştır. Bu güne kadar her tür insandan Müslüman olanlar İslam’ı bu şekli ile kabul etmişlerdir. Bu yüzden hangi ülkeye giderseniz gidin, Ezanı duyduğunuzda yeni bir salat vaktinin girdiğini, orada Müslüman olduğunu ve birlikte salat (Namaz) kılabileceğinizi düşünebilirsiniz.
Şunu diyebilirsiniz tabii; bu şekli ile İslam’ı ben benimsemiyorum. Madem Allah’la aramda kimse yok, madem O her dili bildiğine göre aynı dille daha kolay anlaşırız. Ben namazımı kılarken okuyacaklarımı Türkçe okuyacağım, Türkçe kılacağım. Diyebilir ve uygulayabilirsinizde. Kimse size karışamaz Sonuçları ile de aynı şekilde siz karşılaşmak durumunda kalacaksınız çünkü. Ama artık vahiyle bildirilmiş, Resulü ile tebliğ edilmiş onun uyguladığı şekilde değildir, artık yaşadığınız Din, SİZE ÖZGÜ hale gelmiştir.
KAYNAK